Yapay Zeka Altın Çağını Yaşarken Bize Ne Olacak? / İpek Durkal

Arkadaşımla “Trenle Kars’a gitsek” diye konuşuyoruz. Birkaç dakika sonra arkadaşım telefonunu eline alıyor ve heyecanla, “İnanamıyorum instagram’da Kars’a giden tren reklamı çıktı. Bu bir işaret, kesinlikle gitmeliyiz” diyor.

Bu ve benzeri olayları defalarca yaşadınız değil mi?

Evet, bu bir işaret. Ancak bu işaret, Kars’a gitmemiz için değil; akıllı telefonumuzun bizi dinliyor olması hakkında.

Akıllı telefonumuz hakkımızda en yakınlarımızdan bile daha çok şey biliyor. Hatta bizi bizden bile daha iyi tanıyor diyebiliriz.

İNSAN IRKI SONA MI YAKLAŞIYOR?

Yapay zeka teknolojisi, son derece tartışmalı bir alan. Kimileri, insan geleceğinin yapay zekada olduğunu öngörürken Stephan Hawking, Elon Musk, Bill Gates gibi isimler yapay zeka konusunda çok dikkatli olunması gerektiğini savunuyor.

Hawking, yapay zekanın ‘tam anlamıyla gelişiminin’ insan ırkının sonunu getirebileceğini düşünüyordu. Bill Gates, insanların yapay zekayla ilgili neden endişelenmediklerini anlayamadığını söylüyor. Elon Musk ise varoluşla ilgili en büyük tehdidin yapay zeka olduğunun altını çiziyor.

Tahmin edersiniz ki, burada bahsedilen, telefonunuzda neşeyle sohbet ettiğiniz Siri gibi basit bir yapay zeka değil; Johhny Deep’in 2014 yapımı ‘Evrim’ (Transcendence) filminde izlediğimiz gibi dünyayı ele geçirip insan ırkını sona götürebilecek bir tehlike. (Bilim ve teknoloji yazarı Tom Standage teknolojinin geleceğini öngörebilmek için bilimkurgu yapımlarına iyi bakılması gerektiğinin altını çiziyor.)

Bizimle kıyas bile yapılamayacak kadar zeki olacak yapay zeka, kabul; peki bizim bildiğimiz anlamda ahlakı, vicdanı, adaleti olacak mı?

BİLGİSAYAR YERİNE BİLGİSAYIMI 

Siyah Kitap’ın ‘Bilim-Teknoloji-Gelecek’ serisinden çıkmış üç farklı kitabı okudum. İlki, teknolojinin insanlığı yeniden tanımlamasını anlatan ‘Süper İnsan’ (Super You). Andy Walker, Kay Walker ve Sean Carruther yazmış. Yüzlerce yıl yaşayıp yaşamayacağınızı ya da henüz doğmamış torunlarının ileride neye dönüşeceğini merak edenler bu kitabı okuyabilir.

İkincisi, Daniel Franklin’in yazdığı Megatech-2050’de Teknoloji (Megatec-Tecnology in 2050). Kitapta kendi alanlarında uzman yirmi kişi, geleceğin büyük fikirlerini, nasıl şekilleneceğimizi, fantastik icatları, beklentileri ve olasılıkları anlatıyor.

Birkaç on yıl içinde bilgisayarların hayatımızdan çıkacağı, etrafımızdaki her şeyin bilgisayımı yapabileceği bir dünya nasıl olurdu? Diğer dilleri konuşan insanlarla eşzamanlı çeviri yapılabilecek, bir kişi hakkında bildiğiniz her şeyi o kişiyle karşılaştığınızda onun yüzünde görebilecek, eğer istersek bir sokağın 14. yy’daki halinde üç boyutlu yürüyor olabileceğiz. Bize şu anda bir film sahnesi gibi görünen bu artırılmış gerçekliğin 2050 için ne kadar sıradan olacağını öğrenmek açıkçası biraz tedirgin edici.

GELECEĞİ ANLAMAK İÇİN

Kitapların üçüncüsü ve bence en yalın anlatımlı olanı Amir Husain’in yazdığı ‘Yapay Zekanın Olgunluk Çağı’ (The Santient Machine). Geleceği anlamak isteyenler mutlaka okumalı. Yapay zekanın tehlikeli çünkü bizden daha zeki olduğu-olacağını vurucu örneklerle ve görüşlerle anlatılıyor. Öte yandan eğer iyiye kullanılabilirse, insanların hayatının bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağını da…

Bir gün gelecek, doktorluk, avukatlık, mühendislik vs. tüm bu meslekleri gelişmiş yapay zekalar yapıyor olacak. Eğer makineler ileride bizim yerimize geçecekse biz ne işe yarayacağız? İşte insanlığın üzerinde düşünmesi gereken temel soru bu…