Devlet Sanatçısı ve Arkas Trio Keman Virtüözü Tuncay Yılmaz’ın kaleminden…
“8 Mart”ı Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlayışımızı Clara Zetkin’e borçluyuz. 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edilmesini, 1910 yılındaki 2. Sosyalist Enternasyonal toplantısında Zetkin önermişti. O günden bu güne kadınların 150 yıllık mücadele tarihinde eşitlik, kalkınma ve barış istekleri sürüyor. Türkiye’de ise 8 Mart 1921’de ilk kez kutlandı.
Kadınların mücadelesi 1790’lardan beri sürüyor
Kadın hareketi 18.yy sonlarına doğru sesini yükseltmeye başlıyor. Öncesi olsa bile biz Avrupa’da bu dönemde belirginleştiğini biliyoruz. Bunun Amerika’da toplu bir harekete dönüşmesi mutlaka bir tesadüf değildir. Hatta bir çok sanatçının ve bilim insanının evli oldukları erkeklere kendi adlarıyla kullanmak üzere besteler ürettiklerinden de bahsedilir.. Yani kimlik inşası, kendi yeteneğini ve hakkını sahiplenme son iki yüzyılda somutlaşmıştır denilebilir.
Aydınlanma döneminde kadın hakları savunucuları, kadın düşünür ve aktivistlerin fikirleriyle, geç de olsa (19 yy. başında) oy hakkı, mülk edinme ve boşanmayla ilgili kimi yasal düzenlemeler, meslek ve yüksek öğrenim hakkı kazanılmıştı.
Tüm bu gelişmeler öncelikli olarak sanatın çeşitli dallarında da ( edebiyat, resim ve müzik gibi ) kendini göstermeye başladı. Aslında çok daha öncesinde, 16. Yüzyılda yaşamış olan ressam Marietta Robusti büyük ilgi çekti ve Avrupa sarayları tarafından istendi. Edebiyatta ise Mary Wallstone, Elisabeth Cady Stanton gibi isimler feminist akımlara öncülük ettiler. 100 yıl ileride, Simone de Beauvior yenilikçi bir feminizm geliştirerek kabul ettirdi.
Ünlü bilim adamı Einstein’ın bile en az kendi kadar değerli bilim insanı eşi Elsa Einstein ile yaptıkları ortak çalışmalara önemli katkı sağladığı söylenir.
Ve Müzikte 19. Yüzyılda, hem besteci hem de piyanist olarak büyük başarılar kazanan, ünlü besteci Robert Schumann’ın eşi Clara Schumann tüm orta Avrupa’da meşhur oldu. Kariyerinin gelişmiş olduğu yıllarda, yine eşi gibi ünlü besteci Brahms ile yaşadığı yakın dostluk ve daha sonradan büyük bir aşka dönüşen ilişkileri, o döneme göre marijinal skandallara maruz olsa da, Clara Schumann zarif ve güçlü kişiliği, zengin kültür ve hayata bakış açısıyla başarısını daha da perçinlemiştir. En büyük bestecileri etkileyen Clara, sonsuza dek yaşayacak sanatını kalıcı kılmayı başarmıştır.
Başka öne çıkan bir örnekse, yine orta Avrupa’da, ünlü besteci Felix Mendelssohn’un kız kardeşi Fanny Mendelssohn’dur ki kısa ömrüne rağmen müthiş piyanistik virtüözütesi ve besteciliğiyle meşhur olmuş ve piyano çalış tekniğini adeta devrim niteliğinde geliştiren bir kadın besteci ve piyanist olarak ün kazanmıştır. Romantik müziğe geride bıraktığı ölümsüz eserleriyle katkı sağlamıştır.
Kadınların doğurganlığı ve anne olabilme özelliği, yaşamdaki başka işlerdeki başarısına bir engel teşkil etmez. Tam tersine her iki cinsin de yaşamı eşit haklarla paylaşması ve bu uzun yolda birlikte yürümesi en doğal olanıdır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu ve mutlu olsun !….
Önemli Not: Arkas Trio, 2015 yılı 8 Mart tarihinde, Dünya Kadınlar Haftasında, İzmir Adnan Saygun Konser Salonunda, Clara Schumann’ın muhteşem eseri olan Sol Minör Piyanolu Trio’sunu Türkiye’deki ilk seslendirilişini gerçekleştirmiştir.