İnsandan umudu kesmemek gerektiğini söylüyor. Bu nedenle İoanna Kuçuradi, şahsi meselelerimde de yaşamı veya insanı anlamakta güçlük çektiğimde de yeniden inanmak için sözlerine sığındığım bir deniz… Gidip gidip aydınlattığından emin olduğum, ışığını gördükçe umut dolduğum bir deniz feneri… Üstelik deniz fırtınaya tutulmuş olsa da, müsilaja boğulmuş olsa da, savaşlara ev sahipliği yapsa da, civardaki bütün kuşlar ölmüş ve bütün balıklar boğulmuş olsa da sakinlikle aydınlatmaya devam eden bir fener… Hasretliğini çektiğimiz bir dinginlik…
Bilim Akademisi onur üyesi, felsefe profesörü İoanna Kuçuradi’yi yakından tanımak güç çünkü o kendi öyküsünden ziyade söylediklerine kulak verilmesini isteyen biri. Yine de deneyelim. Birazcık olsun onu tanımayı deneyelim.
Geçmişe Meraklı Değil
Aile tarihine ve geçmişe meraklı olmadığını söylüyor İoanna Kuçuradi. Çorum’da doğmuş bir kadının ve kökleri Sakız adasına uzanan İstanbul’da doğmuş bir babanın kızı olarak İstanbul’da dünyaya geliyor. Yıl 1936. Taksim’de geçen bir çocukluk ama çocukken oyun oynadığını pek hatırlamıyor.
Okulun ilk günü, bahçedeki zeytin ağaçlarıyla ilgili konuşan arkadaşının söylediklerini ellerini çırparak dinlediği için gözetmen tarafından cezalandırılır. Ceza ayakta dikilmektir. Bu ceza onu okuldan soğutur, sırada kollarını bağlayarak oturur. Öğretmeni fark edince bağlı kollarını çözdürür. Öğretmenlerin önemini sıklıkla vurgulayan İoanna Kuçuradi, belki de ilk o gün öğretmenliğin değerini fark etmiştir.
Erzurum’da Türkiye’yi Öğrenir
1954’te Zapyon Rum Lisesinden, 1959’da İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun olur. Prof. Dr. Takiyettin Mengüşoğlu’nun asistanı olarak akademik kariyerine başlar ama asistanlığının asaleti (o dönemde asistan adayı statüsü bulunmaktadır) tasdik edilmez. İstanbul onu istemeyince o da kalkar ülkenin neredeyse en doğusuna, Erzurum’a, gider bir çanta ve bir yatakla. Hem de herkesi bu kararıyla şaşırtarak… 1965-1968 yılları arasında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde görev yapar. Orada Türkiye’yi öğrendiğini söyler. Öğrenciler tarafından sevilen bir akademisyendir ve bu, birilerinin hoşuna gitmez.
Erzurum’daki üç yılın ardından Hacettepe Üniversitesi’ne geçer. Bir gün koridorda karşılaştığı dekan ona “Felsefe bölümünü kurduk. Seni de başkan yaptık. Çalış” der. Habersizce başkanı olduğu bölümü kurar.
Uluslararası Görevler
İoanna Kuçuradi 1970’te doçent, 1978’de ise profesör olur. 1974’te Türkiye Felsefe Kurumunu kurar. 1983 yılında Uluslararası Felsefe Kuruluşları Federasyonu’nun (FISP) yönetim kuruluna seçilir ve 1988-1998 yıllarında genel sekreter, 1998-2003 yılları arasında ise federasyon başkanı olarak görev yapar.
Her kahraman gibi sonunda doğduğu şehre döner. Emekli olduktan sonra Maltepe Üniversitesi’ne geçer. Burada İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve İnsan Hakları Anabilim Dalı Başkanı olan İoanna Kuçuradi, Felsefe Bölümü’nde ders vermeyi de sürdürür. Felsefe ve İnsan Hakları konusunda bir UNESCO kürsüsü sahibi…
Etkilendiği kişiler arasında Platon, Aristoteles, Kant, Schopenhauer, Nietzsche, Hartmann sayılır ama etkilediklerini sayıp bitirmeye olanak yoktur.
Türkiye Felsefe Kurumu Derneği ile Uluslararası Felsefe Kuruluşları Federasyonu’nun organizasyonuyla 2003 yılında 21. Dünya Felsefe Kongresi İstanbul’da gerçekleşir. Bu da İoanna Kuçuradi’nin eseridir. O güne kadar 100 yıldır her beş yılda bir gerçekleşen Dünya Felsefe Kongresi, 21. yüzyıla İstanbul’dan başlar. Ve 85 ülkeden, 2 bine yakın felsefecinin katıldığı kongrede İoanna Kuçuradi kusursuz evsahipliğiyle herkesi büyüler.
Onurlu Ödüller
Felsefeci meslektaşları tarafından ‘değerler’ konusundaki çalışmalarıyla takdir toplayan İoanna Kuçuradi pek çok kıymetli ödülün de sahibidir. Bunlar arasında Goethe Madalyası, Cumhuriyetin Aydınlık Yüzleri, Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü 1999 Ödülü, Grosses Verdienstkreuz des Verdienstordens der Bundesrepublik Deutschland Almanya Liyakat Nişanı Şövalye Komutanı, UNESCO Aristoteles Madalyası ilk akla gelenler.
Değerler Göreliliği
Türk filozof ve değerli bilim insanı İoanna Kuçuradi’ye göre onu felsefeye iten şey değerler göreliliği. Nasıl oluyordu da aynı şeyi farklı insanlar farklı farklı değerlendiriyordu ve hepsi haklı olduğuna inanıyordu?
‘Değer yargıları’na değil, ‘değer bilgisi’ne inanıyor. Ezber değerlere, hazır yargılara, genel doğruculuğa karşı çıkıyor. Bir Camus hayranı da olan İoanna Kuçuradi, edebi metinlerden de sıklıkla faydalanıyor.
‘Kendini tutmanın’ önemli bir erdem olduğunu düşünen İoanna Kuçuradi, öğrencilerinin derslerde su içmesini istemiyor. Onun, kendini tutmaktan kastettiği kişinin bedeninin ve zihninin egemeni olması. Bütün erdemler de zaten bununla başlamıyor mu?
İnsanların robotlaştırıldığı, robotların insanlaştırıldığı bir çağda yaşadığımızı söylüyor. İnsanlar küçük küçük kutularda çalıştırılıp, yaşatılırken yani robotlaştırılırken Robot Sophia’ya Suudi Arabistan vatandaşlığı verilmesinin ironisi, çarpıklığı, tezatlığı…
“En Zoru İnsan İkişkileri”
İsmi sürekli yanlış yazılan, ehliyetine “Tabiyeti Rum” yazılınca gidip isyan eden, “Siz bir devlet kurdunuz; tek vatandaşı da ben” diyen…
“Marsa da giderler ama insan ilişkilerini beceremezler. Dünyanın en zor şeyi insan ilişkileridir” diyen…
Yalnızlığı ‘dostsuzluk’ olarak açıklayan…
İnsan hakları derslerinin üniversitelerde tüm bölümlerde verilmesi gerektiğine inanan…
Etik, genellikle başkalarıyla ilişkiyi anlatsa da kişinin kendisiyle ilişkisinin önemine de dikkat çeken…
Hâlâ mendil kullanan, kâğıt mendile karşı çıkan…
Nezaketi, zarafeti, dinginliği ile kocaman düşünceleri alçak sesle söyleyen, sakinlikle başkaldıran iki yüzyılın bilgesi İoanna Kuçuradi… Ne zaman insandan umut kesilse ışığını görmek için ziyaret edilmesi gereken sakin bir deniz feneri… Bizim deniz fenerimiz.