Eğitime Gönüllü İki Özel Koşucu / Evrim Altuğ

Sanatçı Halil Altındere, oğlunu götürdüğü İnönü Parkı’nda birkaç yıl önce tesadüf eseri tanışarak ortak projeler yarattığı Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Mütevellisi ve Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet H. Uysal ile yeni bir destek amaçlı sanat projesi daha hazırladı. Buna göre, koşucu Uysal’ın İstanbul dahilinde çıktığı özel maraton güzergâhı, GPS Sanatı kapsamında kuşbakışı “TEGV30” ifadesini ortaya koyuyor. Altındere ve Uysal, ilk tanıtım ve satışı 10 Aralık akşamı Pera Müzesi’nde yapılacak tamamı bağış amaçlı projeyi anlatırken, eserin çocuklar ve geleceğe getireceği katkının da altını çiziyor.

Türkiye güncel sanatının bereketli imzaları arasında başa güreşen Halil Altındere, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Mütevellisi ve Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet H. Uysal ile, TEGV’in 30’ncu yılına özel hazırlanan “İstanbul: Art of Running / Koşmanın Sanatı” projesiyle, İstanbul sokaklarını (yine) bir sanat parkuruna dönüştürmüş bulunuyor.

10 Aralık Çarşamba akşamı, Tepebaşı Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nde basına ve kamuoyuna ayrıntılı olarak tanıtılması beklenen proje kapsamında Uysal, İstanbul’un farklı semtlerinden geçerek, İstanbul Küçükçekmece’den ta Beşiktaş’a dek, zorlu bir rotayı koşarken, GPS teknolojisiyle özel olarak tasarlanan rota sonunda, şehir haritası üzerinde “TEGV 30” yazısı oluşturuyor.

Altındere’nin ilgili yapıtı, bu koşuyu bir sanatsal ifadeye çevirirken, aynı zamanda toplumsal bir amaca da hizmet ediyor. Eser, TEGV’nin çocuklar adına 30 yıldır sürdürdüğü eğitim yolculuğuna da, yaratıcı bir katkı olmayı hedefliyor.

Ama bundan önce, izninizle yaratıcı bir hikâyemiz daha var:

Aslında Altındere ve Uysal’ın iş birliği, alanında bir ilk de değil! Bundan yakın zaman önce bir proje daha üstlenen ikilinin dostluklarının tohumları, altı yaşlarındaki evlâtlarını İnönü Parkı’nda oynattıkları sırada, birkaç sene evvel atılmış.

Uysal ile, kendisi oğlu ile baş başa iken sürekli antrenman yaptığı sırada tanıştıklarını belirten Altındere, bir gün kendisinin ‘yedi günde, yedi kıtada yedi maraton koşacağını’ öğreniyor.

Konuyla yakından ilgilendiğini anlatan sanatçı, Uysal’ın her iklimde koşmasının detayını belirtirken bir kıtada koştuktan sonra, ilgili koşu takımının kiraladıkları kargo uçağı vasıtasıyla başka bir kıtaya gittiklerini, yoldayken, uçuşta dinlenerek, tüm parkuru tamamladıklarını aktarıyor.

Ahmet H.Uysal ve dostlarına ait bu ilginç çalışmayı çocuklarının da birbiriyle geliştirdikleri dostluğunun etkisiyle ‘hayli çocuksu bulduğunu’ ifade eden sanatçı Altındere, o günlerde tam da bununla ilgili ‘ilk’ sanat yapıtını ortaya koyuyor.

Uysal’ın ‘3D taramasını’ da yaptığını belirten sanatçı Altındere, bu 3D karakter üzerinden bir dijital video film tasarladığını bize anlatıyor. Bu sürecin artırılmış gerçeklik ile “Dünya İçin Koşan Adam” isimli bir animasyon videoya dönüştüğünü belirten, ayrıca eserin bir NFT olarak da tasarlandığını öğrendiğimiz Altındere, bunu takiben TEGV etiketi ile bir çocuk kitabına da imza attıklarını ifade ediyor.

Hikâyesi editör, yazar ve şair, eleştirmen Süreyya Evren’in imzasını taşıyan kitabın içinde, Uysal’ın her mevsim, her kıtada koştuğunu betimleyen sayfalar bulunduğunu belirten sanatçı, aynı kitaptaki ‘artırılmış gerçeklik’ (Augmented Reality) yöntemiyle de, küçük okurların Uysal’ı hareketli, koşar halde görebileceklerine işaret ediyor.

Altındere, bununla kalmayarak, kitaba gönderme yapan ve beş özgün kopya halindeki filmin de satılarak, yine TEGV’ye bağışlandığına işaret ediyor. Kendisi Mersin’de büyüyen Halil Altındere, küçük yaşlarını Adana’da tecrübe eden Uysal ile, bu sürecin ardından kazanılan gelirin tamamını, bölgedeki TEGV okullarına bağışladıklarını vurguluyor.

Altındere “İstanbul Map: Art of Running” işiyle ilgili, bize şunlardan söz ediyor:

“Bildiğiniz gibi günümüzde ‘GPS Art’ adlı bir unsur var. Harita temelli koşu da diyebiliriz. İnsanlar, genellikle şehir haritaları üzerinde koşup sokaklarda küçük mesajlar veya semboller bırakıyor. Ahmet de koşularını sürekli olarak kol saatine kaydediyor. Bir yazılım ile biz de İstanbul haritasına uzaydan bakıp, Ahmet’in cadde ve sokaklarda koşabileceği şekilde ‘TEGV 30’ ifadesini sunmak istedik.

Uydu ve Google üzerinden, İstanbul’a bakınca en uygun mahalleleri seçtik. Bunu yaparken Uysal’ın günde bir maraton koşması ve bir harf yazmasına dikkat ettik. TEGV 30’u altı günde koştu, bunun için Küçükçekmece’den Beşiktaş’a 133 km koşup bunu yazdı. Bu çalışma için ayrıca bir ‘Fine Art Print’ serisi üreterek, bunun üzerine “İstanbul: Art of Running” ifadesini bıraktık. Yanına da bir animasyon video eklemek istedik. Bu projede hem bedenin sınırlarının zorlanması, hem projenin belli bir yarara hizmet etmesi, hem de sanatçı tarafından görülebilir bir metnin yine kendisi tarafından tecrübe edilmesi gibi, birbirinden farklı sanat türleriyle ilgili bir şey de olması söz konusu. Bunu yine 30 edisyon yaparak, yine çocukların eğitimi adına değerlendireceğiz. Böyle, güzel bir iş birliği bu.”

Altındere’ye sanatın kendisinin de bir maraton olduğunu danıştığımızda, bize “Zaten 25 yıldır koşuyorum,” diyor. Yaptığı sanatla hangi izi bıraktığını, bu izleri kimlerin tetkik ettiğini ve güncel sanat idmanını nasıl yaptığını da sorunca, bizi şöyle karşılıyor:

“Maraton koşmak, sürekli formda kalmakla ilgili, yoksa kolay değil, 25 yıl maraton koşmak, parkurdan düşmemek. Bildiğiniz gibi, ben gündelik hayattan beslenen işler yapıyorum. Ve Ahmet, parkta tanıştığım biri. Çocuklarımız oynarken onunla tanıştığımda, Ahmet hiç böyle bir şey beklemiyordu. Bilirsin, babaların parklardaki bu tür dostluğu, çocukları evlerine götürene kadar olur. Ancak bu Ahmet ile aramızda bir dostluğa da dönüştü. Kendisine bu kadar proje sunmamızı beklemiyordu. Filmler, kitaplar, sanat projeleri.  Önce bir video, ardından kitap, şimdi de bu, TEGV 30’uncu yılına armağan bir performatif eser.”

Yeni yıl arifesinde, 2026 için iki farklı bienale birden proje hazırlığı içinde bulunan Altındere, Ahmet’in koşusu için ise, şu açıklamalarda bulunuyor: “Maratonlar düz yolda koşulur genelde; Küçükçekmece’de koşarken Ahmet, gidiyor ki, o yolun geçtiği yere duvar örülmüş. Veya, biri gecekondu yapmış, diğer tarafta karşısına bir mezarlık çıkmış, ya da köpek kovalamış! Dolayısıyla Ahmet bize her bir maratonda dört maraton kadar emek harcadığını da anlattı. Düşünün, taksideki GPS’ler size ‘oradan değil, buradan git,’ der ya, Ahmet ise, koşup duruyor ama orada bir şey yok! İstanbul’un çarpık kentleşmesi, Ahmet’i koşarken çoklukla yanıltmış. Örneğin bir üst geçitten gitmesi gerekiyor. Ya da TEGV30 düzenini bozmamak için bir yaya geçidi tercih ediyor. Ahmet Küçükçekmece’den Beşiktaş’a 6 gün boyunca koşarken, çok farklı katmanlarıyla da izlediği bir deneyimi yaşadığını bize anlatıyor. Farklı ekonomik ve sosyal yapıdan insanları, farklı mahallerde görmüş bulunuyor.”

Sanatçı Altındere öte yandan, görüşmemiz ve TEGV30 girişimi vesilesiyle bize şu cımbızlık notları da iletiyor “Ahmet ile yaptığımız bu türden projelerde, eser hem üretimde belirgin bir kitle ile buluşuyor, ama sonrasında da, tanımadığımız küçük çocukların hayatlarını, farklı ortam ve şehirlerde etkiliyor; ki, bu çok mutluluk verici! Bunun, sadece bir koleksiyonerin evine asılan bir eser değil de,birçok şehirde, birçok çocuğun eğitimine destek olması, insanın duruma daha farklı bakmasına vesile oluyor!”

Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Mütevellisi ve Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet H. Uysal ise, koleksiyon meselesiyle ilgili fikirlerini şöyle paylaşıyor:

“Evimizde çok sevdiğim birkaç eser var; ama bir koleksiyoner boyutu elbette değil.  (Benim koleksiyonum, daha çok yıllardır biriken onlarca maraton madalyalarım.) En değerli eserimiz ise, Halil Bey’in “Carpet Land” isimli çalışması. Ben, 2018’de yine TEGV için bir koşumda, Artvin’den Fethiye’ye, tek başıma 46 günde 1650 km koşmuştum.  Dağlar, tepeler, ovalar, vadiler aşarak kimi günler otoyollarda kimi günler ise köy yollarında saatlerce koşmuştum. Halil Bey’in bu eserine (Carpet Land) her baktığımda, sıkça bir rüya gibi hisseden o müthiş kilometreleri hatırlıyorum; hem de bu eser beni hayaller ile gerçeğin karıştığı fantastik bir düşünce haline taşıyor.”

Ahmet H. Uysal yeri gelmişken, TEGV’nin gelecek nesilleri çağdaş sanatla nasıl bitiştirdiği şeklindeki sorumuzu da, şöyle yanıtlılor “Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı  sanatın çocukların eğitiminde vazgeçilmez bir yeri olduğunu bilmekte. Bu nedenle, altı ana etkinlik dalından bir tanesi, Sanat. Ve 2003 yılından bugüne “Düşler Atölyesi” adını taşıyan bir sanat etkinliği verilmekte.

“Düşler Atölyesi”, özel tasarlanmış sanat atölyelerinde plastik sanatlar yoluyla çocukların ve gönüllülerin yaşam becerilerini geliştirmeyi amaçlayan bir eğitim programı. “Düşler Atölyesi”, çocuğu farklılıklarıyla birlikte bir birey olarak algılayan, kendini ifade edebileceği, yaratıcılığını özgürce ortaya koyabileceği, tasarım odaklı düşüneceği ortamlar hazırlıyor.”

Uysal son olarak bizlere, TEGV “Düşler Atölyesi” programının amaçlarını da şöyle sıralıyor:

  • Plastik Sanatlar yoluyla yaratıcılık, birlikte çalışabilme, iletişim, özgüven gibi yaşam becerilerini desteklemek,
  • Sanatsal düşünceleri deneme, gözlem, merak, araştırma, hayal gücü ve duygularla keşfetmelerine ve bu düşünceleri anlatan sanatsal ürünler yaratmalarına destek olmak,
  • Kil gibi malzemeleri kullanarak 3 boyutlu birçok teknik ve yöntemleri kullanarak habitat oluşturmak ve sürdürülebilir yaşamı desteklemek,
  • Matisse gibi sanatçıları tanıyarak iklim ve su krizinin etkinlerine dair bilinçlenerek iklim sorununa karşı güçlü ağlar kurmaya dayalı grup çalışmaları yapmak,
  • Sanatsal düşünceleri deneme, gözlem, merak, araştırma, hayal gücü ve duygularla keşfetmelerine ve bu düşünceleri anlatan sanatsal ürünler yaratmalarına destek olmak,
  • Çok yönlü sanatçılardan esinlenip geri dönüşüm dahil olmak üzere tüm malzemeleri kullanıp tasarım becerilerini geliştirmek.

 Bilgi: tegv.org / https://halilaltindere.com/