Arkas Sanat Alaçatı, iklim krizine dair çarpıcı bir farkındalık sergisiyle sezona merhaba diyor. İnsanoğlunun kendi sebep olduğu ve aynı zamanda da kurbanı olduğu iklim krizi meselesini ve ona karşı duyarsızlığını konu alan Sahnelenmiş/Staged sergisi 29 Mayıs 2025- 4 Ocak 2026 tarihleri arasında 35 sanatçıdan 86 eseri sanatseverlerle buluşturuyor.
Arkas Sanat Alaçatı, bu sezonu insanlığın en endişe verici meselelerinden biri olan iklim krizine odaklanan disiplinler arası bir sergiyle açıyor. Billur Tansel’in küratörlüğünü üstlendiği Sahnelenmiş/Staged başlıklı sergi, doğayla bağlarını yitirmiş ve kendi yarattığı yapay gerçekliklere sığınmış insanın varoluşsal açmazlarını, sanat aracılığıyla sorguluyor.
Sanat aracılığıyla bir yüzleşme alanı sunan bu kapsamlı proje, izleyiciyi yalnızca estetik bir deneyime değil; düşünmeye, sorgulamaya ve harekete geçmeye çağırıyor.
“Sanatın güçlü bir farkındalık yaratma gücü olduğuna inanıyoruz”
Arkas Sanat Merkezi Direktörü Müjde Unustası “Sanatın, toplumsal farkındalık yaratma gücüne inanıyoruz. Çevre bilinci Arkas olarak bizim için çok önemli bir konu. Bu nedenle, çağdaş sanata ve özellikle genç sanatçılara alan açan Arkas Sanat Alaçatı’da ‘Sahnelenmiş’ sergisini hayata geçirdik. İklim krizinin etkileri her geçen gün daha da hissedilir hale geliyor. Bu sergiyle sadece izleyiciyi etkilemeyi değil, aynı zamanda doğayla kurduğumuz kırılgan ilişki üzerine düşündürmeyi, empati kurmaya ve harekete geçmeye davet etmeyi amaçlıyoruz. Sanat ile ekolojik duyarlılık arasında bağ kuran iş birliklerine odaklandığımız bu süreçte, sergiye eşlik eden etkinliklerle bu diyaloğu derinleştirmek ve sanat aracılığıyla sürdürülebilir bir geleceğe katkı sunmak istiyoruz” dedi.
Serginin küratörlüğünü üstlenen Billur Tansel, “‘Sahnelenmiş’ hem bir ayna hem de bir prova gibi. Mevcut gidişatın bir yansıması ve yazılmakta olan geleceğin sahnesi. Bu sergi, izleyiciyi gördüklerinin arkasındaki gerçeği sorgulamaya davet ediyor. Schopenhauer’in temsil kavramından ve Baudrillard’ın simülasyon teorisinden ilham alıyor; aynı zamanda Arte Povera sanatçısı Piero Gilardi’nin yaklaşımını da yansıtıyor. Amacımız yalnızca kriz üzerine düşünmek değil; aynı zamanda başka bir sahnenin mümkün olduğunu hayal ettirebilmek. Sanat, düşünce ve eylem bir araya geldiğinde, gezegenle olan ilişkimizi dönüştürebilecek bir güce sahip” diyerek serginin konusunun önemine dikkat çekti.
Doğanın Yerini Alan Teatral Kopyalar
Serginin merkezinde, insanın kendi yarattığı iklim krizinin hem faili hem kurbanı olduğu gerçeği yer alıyor. Bilim insanlarının yıllardır yaptığı uyarılar görmezden gelinirken, insanlık, doğa felaketleri karşısında edilgen bir izleyici gibi davranmayı sürdürüyor.
Sergi, bu duyarsızlığın arka planını, gerçeklik algısının nasıl manipüle edildiğini felsefi bir zeminde tartışmaya açıyor. Arthur Schopenhauer’ın gerçekliğin öznel doğasına dair görüşleriyle, Jean Baudrillard’ın simülasyon teorisi bu bağlamda serginin düşünsel omurgasını oluşturuyor.
Piero Gilardi’nin İzinden: Yapay Doğalara Karşı Sanatsal Direniş
Serginin ilham kaynağı, Arte Povera akımının öncülerinden ve ekoloji aktivisti Piero Gilardi. 1960’lı yıllardan itibaren doğanın yok oluşunu sezerek uyarı niteliğindeki yapıtlar üreten Gilardi, poliüretan gibi malzemelerle oluşturduğu Tappeto-Natura (Doğa Halıları) serisiyle tanınıyor. Yapay doğa manzaralarıyla insanın gelecekte doğaya olan özlemini bir dekorasyon unsuru olarak yaşamak zorunda kalacağı distopik bir dünyayı öngören sanatçı, sergide Kiraz Çiçeği isimli poliüretan ve sünger malzemeleriyle ürettiği eseriyle yer alıyor.
Sergide, 2022 yılında Magazzino Italian Art müzesinde gösterilen ve Elena Re’nin küratörlüğünü üstlendiği, Gilardi’nin retrospektif sergisi için Domenico Palma tarafından hazırlanan Gilardi: Tappeto-Natura isimli belgesel niteliğinde bir video da yer alıyor.
Sanatın Gücüyle Farklı Gerçeklik Katmanları
Arkas Sanat Alaçatı, mimarisi ve doğal çevresiyle bu çok katmanlı sergilemeye ev sahipliği yapmak için ideal bir zemin sunuyor. Mekâna özgü yerleştirmelerle şekillenen sergi, izleyiciyi hem fiziksel hem zihinsel bir yolculuğa çıkarıyor.
Küratör, sergide farklı kültürlerden sanatçıların kimi zaman mizah gücü, kimi zaman çarpıcı vurgularla yapaylık konusunu irdeleyen ve iklim krizi meselesine referansta bulunan söylemlerine yer veriyor ve değişik malzemeler ve mekâna özgü yerleştirmeler aracılığıyla doğa fenomenlerini bir tiyatro sahnesindeymişçesine büyülü bir kurgu olarak ortaya koymayı amaçlıyor. Sergideki bazı sanatçılar, iklim meselesini farklı bakış açılarıyla yorumlarken, bazıları da doğanın iyileştirici gücünden ilham alarak yaşanabilir ve sürdürülebilir bir dünya modeli önerisinde bulunan eserlerle alternatif bir dünyanın mümkün olacağına dair önerilerini ortaya koyuyor.
Kolektif Dayanışma, Alternatif Gelecekler
İzleyicilerin, sergi temalarıyla daha derin bir etkileşim kurabilmesi amacıyla kurgulanan özel arşiv alanında araştırma yapılan kaynaklara ek olarak, orman ekoloğu Dr. Suzanne Simard’ın miselyum ağları üzerine yaptığı araştırmalar gibi sergide yer alan eserlerde ele alınan konuları irdeleyen metinler ve kitaplar da mevcut. Simard, bu yeraltı mantar ağı vasıtasıyla ağaçların birbirleriyle iletişim kurup, kaynakları paylaşarak doğada kurdukları kolektif dayanışma modelini, insan toplumu için ilham verici bir örnek olarak sunuyor. Buna paralel olarak, Hollandalı sanatçı Willem de Haan’ın Motor Home adlı performans videosuyla, bir ev çatısı biçiminde tasarlanmış teknesiyle nehirde yaptığı yolculuğu belgelerken insanlığı, deniz seviyesindeki yükselmenin yarattığı etkiler ve değişen yaşam alanları üzerine düşünmeye ve bu konuda birlikte aksiyon almaya davet ediyor.
Etkinliklerle Zenginleşen Bir Buluşma Alanı
Sergi yalnızca heykel, resim, fotoğraf, mekâna özgü yerleştirmeler ve bu sergi için ilk defa üretilen eserlerle sınırlı değil; aynı zamanda konu ile ilgili kitap, makale ve belgelerin de yer verildiği bir etkileşim alanı olarak tasarlandı. Konferanslar, sanatçı söyleşileri, film gösterimleri ve atık malzemenin dönüşümü ve rejenerasyon konusunu ele alan interaktif atölyelerle izleyicilere katılımcı bir deneyim sunuluyor.
Arşiv bölümü, doğayla kurulan bağların yeniden inşası için hem tarihsel hem bilimsel belgeler sunarak, ziyaretçileri araştırmaya ve keşfetmeye teşvik ediyor.
Sergide Yer Alan Sanatçılar:
Ahmet Doğu İpek, Ali Borovalı, Ali Kanal, Antonio Riello, Azade Köker, Bengü Karaduman, Berndnaut Smilde, Borga Kantürk, Burçak Bingöl, Danielle Kwaaitaal, Ergin Çavuşoğlu ve Konstantin Bojanov, Ferhat Özgür, Gözde Mimiko Türkkan, Gül Ilgaz, Hayal İncedoğan, Henri Ferdinand Bellan, Ilgın Seymen, İsmail Eğler, Murat Germen, Murat Morova, Murat Yıldız, Nancy Atakan, Nazif Topçuoğlu, Nermin Er, Özgür Demirci, Paul Hodgson, Piero Gilardi, Rose Morant, Selçuk Demirel, Sibel Horada, Silva Bingaz, T. Melih Görgün,Tufan Baltalar, Willem De Haan.







