
Meliyim malıyım… Son birkaç yıldır beynimin içinde yükselen bu sesi asla durduramıyorum. Bir akşam yemeğinde keyifle otururken, ‘annemi ziyarete gitmeliyim’ geçiyor zihnimden. Bir filmin içine girmişken ‘bulaşıkları makinadan çıkarmalıyım’ ile bölünüyor dikkatim… Ve en fenası, tatilde uzanmışım koltuğa almışım kitabımı elime kafamda hep bir sonraki haftanın meli,malı iş planı…
Belki de o sebepten David Shapiro’nun yazdığı “Nevrotik Tarzlar’ (Neurotic Styles by David Shapiro) kitabı bu kadar ilgimi çekti. Dünyada saygın bir yeri olan psikolog/psikoterapist Shapiro bu durumu Obsesif-Kompulsif başlığı altında şöyle anlatıyor:
“Kendilerini özgür hissetmezler. Hatta kendilerine bir parça özgürlük alanı tanıyan durumlarda son derece rahatsız hissederler. Bu, obsesif-kompulsif kişilerin tatillerde ya da seyahatlerde sıkça hissettikleri bir şeydir. Yakınarak yerine getirdikleri düzenli görevlerin, sorumlulukların ve iş yüklerinin ortadan kalktığı böyle durumlarda ayırt edilebilir bir biçimde rahatsız hissederler ve hemen kendilerine yeni bir baskı ve görev yaratırlar.
Sağladığı zevkin ötesinde bir amacı ya da hedefi olmayan herhangi bir etkinlik içerisinde kendilerini rahat hissetmezler.”
Shapiro, 4 ana başlık altında incelediği nevrotik bireyleri ‘bozuk’ değil de ‘farklı yaşam tarzı olan insanlar’ olarak tanımlıyor. Nevrozlar da öyle sandığımız gibi, tam anlamıyla belirli semptomlardan ibaret değil. Kişinin düşünme, hissetme ve hareket etme tarzını etkileyen bütüncül bir yapı ve insanın hayatla baş etme biçimiymiş.
Shapiro’ya göre 4 çeşit nevrotik tarz var
1-Obsesif-Kompulsif Tarz
*Aşırı kontrolcü, planlı ve katı
*Kendisinde yarı dışsal bir baskı yaratan. Yani kendisine sürekli meliyim-malıyım direktifi veren.
*Spontanlıktan uzak
*Vicdanı katı, suçluluk duygusu yoğun
2- Baskılanmış Tarz
*Duygularını ifade etmesi zor
*İnsiyatif almaktan hoşlanmayan, karar vermede pasif
*Hayata karşı mesafeli ve savunmacı
3-Histerik Tarz
*Duygularını dışa vurup yoğun yaşayan ve hatta dramatize eden
*Başkalarının ilgi ve onayına muhtaç
4-Paranoid Tarz
*Etrafı sürekli tehdit algılayan, kuşkucu
*Kontrollü aşırı dikkatli ve sürekli tetikte
*İç dünyasında haklılık hissi çok yoğun
Modern psikolojinin klasiklerinden sayılan kitap, kişinin dünyayı nasıl algıladığı ve bu algının davranışına nasıl yansıdığını gösteren detaylı bir çalışma.
—ARA BAŞLIK
Çala çala öğrenecekmişiz
Picasso demiş ki, “İyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar çalar”.
‘Bir Sanatçı Gibi Araklayın: Yaratıcı Olmak Üzerine Kimsenin Size Söylemediği 10 Şey’ (Streak Like an Artist: 10 Things Nobody Told You About Being Criative)’ in yazarı Austin Kleon yaratıcılık, sanat ve üretkenlik üzerine yazdığı bu ilham verici kitabında işte bu fikirleri vurguluyor ve insanları cesaretlendiriyor. “Her yeni fikir, bir veya iki önceki fikrin yeniden düzenlenmesi ve karıştırılmasıdır” diyen Kleon, yaratıcılığın tamamen orijinal olmaktan çok, başkalarından esinlenerek üretmek olduğunu, sanatı neden ve nasıl taklit etmemiz gerektiğini 10 madde ile özetliyor.
Örneğin, ‘Araklayın’ başlığı altında hiçbir şeyin tamamen orijinal olmadığı ve yaratıcılığın başkalarının işlerinden etkilenip onu kendi tarzında yorumlamak olduğunu söylüyor. ‘Sıkıl’ başlığında ise, aşırı uyarılmış zihnin düşünemeyeceğini ve insanların kendilerine alan bırakıp sıkılmalarına izin vermeleri gerektiğinin altını çiziyor.
Sanatçılığın doğuştan gelen bir yetenek olmadığını, emek, dikkat ve ilhamla beslendiğini savunan Kleon, ‘Çalmak’ kelimesinin bir özgürlük çağrısı olduğunu ve ‘izin isteme, üret!’ anlamına geldiğini anlatıyor.
Eğer üretmeye başlamak için bir kıvılcıma ihtiyacınız varsa günlük yaşamda kolaylıkla uygulanabilir önerilerden oluşan ‘Bir Sanatçı Gibi Araklayın: Yaratıcı Olmak Üzerine Kimsenin Size Söylemediği 10 Şey’ işte o kıvılcım…

