
Yakışıklı, yetenekli, çevreci, aktivist, aktör, yönetmen, ressam, yapımcı, iş insanı ve daha fazlası… Robert Redford ‘Hollywood’un Altın Çocuğu’ ve ‘En Yakışıklı Jön’ olarak anılırken kameranın arkasına geçti; yönetmen oldu, yapımcı oldu. Bağımsız sinemaya can verdi. Doğa sevgisinden ve çevrecilikten hiç vazgeçmedi.
16 Eylül 2025’te 89 yaşında uykusunda dünyaya veda eden Charles Robert Redford Jr, öylesine çok yönlü bir insan ki onu anlatması kolay değil. 1936 yılında Santa Monica, Kaliforniya’da doğan bu altın saçlı çocuk, gönülleri ilk oyunculuktaki yeteneğiyle fethedecekti. Sonra? Sonrası çok uzun bir ömür ve yolculuk…
Belalılar (The Sting) filmindeki performansıyla 1974 yılında En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ına aday olan Robert Redford, Sıradan İnsanlar (Ordinary People) filmiyle 1981 yılında En İyi Yönetmen Oscar’ını aldı. Yakışıklı ve yetenekli bir oyuncuydu ama o kendini kameranın arkasında da ispat etmek istedi. Öyle de oldu; ilk filmiyle Oscar alan nadir yönetmenler arasına girdi. Bağımsız sinemaya can veren Sundance Film Festivali’nin kurucusu da olan efsanevi aktörü yakından tanıyalım mı?
KAYIPLARLA SINANMAK
Annesinin mesleğine dair bir bilgi bulunmuyor ancak muhasebeci bir babanın oğlu o. Robert 11 yaşındayken hafif bir çocuk felci geçirdi. Kısa bir süre sonra ikiz kız kardeşleri öldü. Çocukluğunda sık sık annesinin Teksas’taki akrabalarını ziyaret ederlerdi. Yaşamında hiç eksilmeyen doğa sevgisini o ziy.aretlerde edindi.
1954 yılında Van Nuys High School’u bitirdi ve beyzbol bursu ile Colorado Üniversitesine başladı. Kötü bir öğrenciydi; ilgisi hep spora ve sanataydı. Aynı zamanda bar ve restoranlarda çalışıyordu. Aynı yıl henüz 18 yaşındayken annesinin vefatıyla bunalıma sürüklendi. Yaşadığı alkol problemi bursunu kaybetmesine neden oldu. Bu, birkaç küçük hırsızlık yaptığı karanlık bir dönem…
AVRUPA’DA ARAYIŞLAR
Her nedense Avrupa’ya gidip (İspanya, İtalya, Fransa) bir yılını orada geçirdi. Akaryakıt istasyonlarında pompacı olarak çalıştı. Henüz 19 yaşında bir delikanlı olarak ülkesine uzaktan baktı. ABD’ye geri döndüğünde ise ne yapacağını artık daha iyi biliyordu. Brooklyn’deki Pratt Enstitüsünde resim okudu. Daha sonra Manhattan’daki Amerikan Dramatik Sanatlar Akademisi’nden (1959) dersler aldı.
Oyunculuk kariyeri New York’ta hem sahnede hem de televizyonda başladı. Broadway’de ilk küçük rolünü 1959’da Tall Story’de aldı. İlk büyük rolü için Barefoot in the Park (1963) beklemesi gerekecekti. Dönemin popüler pek çok televizyon yapımında konuk oyuncu oldu. Hem yakışıklıydı hem de yetenekli ve adanmış… Hem sahne hem de kamera onu sevmişti. Altın saçlı bir aktör doğmuştu.
ALTIN BİR KARİYER
Bu altın saçlı adam altın gibi bir film kariyeri yapacaktı. Türkiye’de ‘Sonsuz Ölüm’ adıyla bilinen Butch Cassidy ve Sundance Kid filmini kariyerinde en önemli noktaya koydu. Başkanın Bütün Adamları, Belalılar (7 Oscar’lı film), Doğal, Bulunduğumuz Yol, Benim Afrikam, Muhteşem Gatsby en bilinen filmleri arasında yer alıyor.
Yakışıklı ve yetenekli olmak ona yetmiyordu; dehâsını kameranın arkasında da göstermek istiyordu. İlk kez yönetmen koltuğuna Ordinary People (Sıradan İnsanlar, 1980) filmiyle oturdu. Aynı zamanda yapımcısı da olduğu bu film ona Akademi’de En İyi Yönetmen Oscar’ını getirdi. Robert Redford’un hayatında kayıplar hep belirleyici oldu. İlk çocuğu Scott’u doğumundan birkaç ay sonra kaybedince yıkılmıştı. Yönetmen olarak çektiği ilk filmin çocuğunu kaybeden bir ailenin parçalanmasını anlatması da tesadüf değildi.
Şike, Bagger Vance Efsanesi, Atlara Fısıldayan Adam, Milagro Fasulye Tarlası Savaşı, Bizi Ayıran Nehir yönettiği önemli filmlerden bazıları… Son çektiği film ise Tom Cruise, Meryl Streep ile başrolleri paylaştığı Aslanlar İçin Kuzular (2007) oldu.



2002’de Akademi Onur Ödülü’nü, 2005’te Amerikan kültürüne yaptığı katkılardan dolayı Kennedy Center Ödülü’nü, 2008’de dünyanın güzelliğine, insanlığın yaşamdan zevk almasına, anlayışına olağanüstü katkıda bulunanlara verilen Dorothy ve Lillian Gish Ödülü’nü aldı.
BAĞIMSIZ SİNEMAYA CAN SUYU
Hollywood’un şemalarına ve Akademi’ye tepki olarak Utah’ta yapılan bağımsız sinema festivali Sundance, bugün herkesçe biliniyor olsa da Robert Redford 1978 yılında bu girişimi ilk başlattığında kimse neler olup bittiğini anlamamıştı. Bağımsız sinemaya can suyu veren bu oluşum Quentin Tarantino, Jordan Peele, Joel ve Ethan Coen kardeşler gibi pek çok yetenekli kişinin kendini göstermesini sağladı.
En büyük aşkı Lola Van Wagenen ile 1959 yılında evlenen Redford’un bu evlilikten biri sadece iki ay yaşayan dört çocuğu oldu. Yedi torun, iki de torun çocuğu sahibi olan Redford, bir söyleşisinde hayatındaki en büyük başarısının çocukları olduğunu söyledi.
Politik olarak hep aktifti. Çevre hareketlerini, yerli Amerikalıların hak arayışlarını ve azınlıkları destekledi. Önceki yüzyılın altın çocuğu, bir centilmen olarak geldi ve geçti bu dünyadan.