(26.04.2024)
İklim değişikliği ve küresel ısınma fosil yakıtlarla ilgili tartışmaları daha da alevlendiriyor. Fosil yakıtlardan elde edilen enerjinin çevreye olan etkileri ülkeler üzerinde çevre dostu enerjinin yaygınlaştırılması ve bunun için daha fazla yatırım yapılması gerektiği yönünde bir baskı oluşturuyor. Enerjide yaşanan problemlere çözüm arayışı hız kazanırken güneş enerjisi bu sorunun en önemli çözüm kaynaklarından biri olarak beliriyor. Yapılan araştırmalara ve yatırım seyirlerine bakıldığında güneşin, 2050 yılına kadar enerji ihtiyacımızın karşılanmasında çok önemli bir rol üstlenebileceği görülüyor.
Karbondioksit emisyonlarının yüzde 87’si fosil yakıtlar nedeniyle oluşuyor. Bu veri insanlığa, temiz enerji kullanımının yaygınlaşması gerektiğini söylüyor. İşte bu sebeple tüm dünyada çevreci politikalar gözetilerek temiz enerji kullanımına geçiş ve bu yöndeki yatırımlara erişimin kolaylaştırılması büyük önem taşıyor. Güneş enerjisi bu yönde atılan ve atılacak adımlarda en önemli alternatifler arasında gösteriliyor.
Hidrojenin helyuma dönüşmesiyle oluşan güneş enerjisi dünya dışında 1370 W/m2 güce denk gelirken yeryüzünde bu veri 1100 W/m2 olarak hesaplanıyor. Bu enerji, yerkürede en temiz yenilenebilir enerji kaynağı olarak ortaya çıkıyor. Araştırmalar, güneş panellerinden elde edilecek enerjiyle 2050 yılına kadar yıl özelinde 4.9 gigaton karbondioksit salınımının önlenebileceğini söylüyor. Bu tahmin, toplam emisyon azaltım miktarının yüzde 21’ine denk geliyor.
Güneş Enerjisinde Küresel Kurulu Güç 1.2 TW’a Ulaştı
2022 yılında kurulu güçte 1 terawatt (TW) eşiğini aşan güneş enerji sektörü, 2023’te yüzde 25 artışla kurulu gücünü 1.2 TW’a çıkardı. Bu değer, Solar Power Europe tarafından hazırlanan Güneş Enerjisi Küresel Piyasa Görünümü 2023 Raporu’nda yer alıyor ve raporda, güneş enerjisinden yararlanarak elektrik üretiminin 1040 TW’tan 1289 TW’a yükseldiği belirtiliyor. Rapordaki veriler, tüm dünyada güneş enerjisi yatırımlarının yenilenebilir enerji yatırımlarının üçte ikisini meydana getirdiğini işaret ediyor. Güneş enerjisinde ilk 10 ülke ise sırasıyla Çin, ABD, Hindistan, Almanya, Japonya, Brezilya, Avustralya, İspanya, G.Kore ve Hollanda şeklinde sıralanıyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ise 2050 yılında güneş enerjisi kurulu gücünün yenilenebilir enerji içinde yüzde 66 paya sahip olacağını öngörüyor.
Güneş enerjisi sektörü Türkiye’de de hızla gelişiyor. Enerji ve Tabii Kaynak Bakanlığı tarafından yayınlanan Türkiye Ulusal Enerji Planı’na göre Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynakları arasında en büyük kapasite artışının güneş enerjisinde olması hedefleniyor. Türkiye’nin kurulu gücünün ise 2035’e kadar büyük bir artış göstererek 52.9 GW (gigawatt) olarak gerçekleşmesi öngörülüyor. 2024 yılı Mart ayı sonu itibarıyla kurulu gücün kaynaklara göre dağılımına bakıldığındaysa yüzde 29,6’sı hidrolik enerji, yüzde 23,2’si doğal gaz, yüzde 20,2’si kömür, yüzde 11,2’si rüzgâr, yüzde 11,7’si güneş, yüzde 1,6’sı jeotermal ve yüzde 2,5’i ise diğer kaynaklar şeklinde olduğu görülüyor.
Güneş Enerjisi Neden Önemli?
Çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakma konusundaki bilinç ve farkındalık artıyor. İnsan eliyle yükselen iklim krizi toplumları önlem anlamaya iterken belirli hedeflere odaklanmayı da zorunlu hale getiriyor. Bunların başında ise küresel ısınmayı 1.5 derece ile sabit tutmak geliyor. Bu hedef, ekolojik sistem ve yaşam alanlarında kalıcı etkiyi önlemek anlamı taşıyor. Bu sınırı geçmemek ise “2050 yılında net sıfır emisyon” söylemiyle paralellik taşıyor. Açlığı önlemek, su baskınlarının önüne geçmek, göç dalgasını engellemek ve canlı türlerinin korunmasını sağlamak için karbon salınımlarının durdurulması olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. İşte bu hedeflerin desteklenmesinde ve gerçekleştirilmesinde güneş enerjisi kritik bir işlev üstleniyor. Güneş enerjisi ile ülkelerin ekosistemlerinin onarılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve hava kirliliğinin önlenmesi sağlanabilir. Bu ise daha nefes alabilinen temiz bir hava ve güç üretmek için gereken su miktarında azalma anlamına geliyor.
Sınır kavramının ortadan kalktığı günümüz küresel dünyasında teknik alanda yaşanan gelişmeler ve hızla artan nüfus, enerjiye olan talebi daha da artırıyor. Sürdürülebilir özellik göstermeyen fosil yakıtlar ve onun çevresel etkileri sebebiyle yenilenebilir enerji kaynakları öne çıkarıyor. Enerji üretiminde yenilenebilir enerji teknolojileri gelişme gösterirken politik, ekonomik ve çevresel problemlerle baş etmek için insanlığın ortak tavır sergilemesine olan gereksinim ve bunun sürdürülebilirliği de milletlerin önünde bekleyen başat bir konu olarak duruyor…