Beyaz Saray: Renkli (ve Siyah – Beyaz) Bir Sanat Tarihi / Evrim Altuğ

ABD’nin ‘en zengin’ Başkanı Donald J. Trump’ın ilk başkanlık döneminde sadece yedi eser kazandırdığı “Beyaz Saray Sanat Koleksiyonu”, tarihinde pek çok ilginç ayrıntı saklıyor. Clinton ve Obama dönemi ile çeşitliliğini artıran, Cumhuriyetçi Bush ailesinin Afro – Amerikan sanatına özen gösterdiği koleksiyon, bağışlanan ve satın alınan paha biçilmez yapıtlarıyla, Beyaz Saray’ın kimliği ve ruhunu da sürekli değişken ve canlı tutuyor.

Malûm, “Fil”leri sembolize eden (muhafazakâr) Cumhuriyetçi Parti’nin kıran kırana bir seçimle “Eşekler”in Demokrat Parti’sine karşı 6 Kasım 2024 Başkanlık seçimlerini kazandığı bir dönemdeyiz.

ABD’nin 45’nci Başkanı, sansasyonel emlak kralı, işadamı ve (sosyal) medya fenomeni Donald J. Trump da başkent Washington D.C.’deki “Beyaz Saray”a, 6 Ocak’taki yemin töreni ile tekrar taşınmaya, ABD’nin 47. Başkanı olmaya hazırlanıyor.

Lakin Beyaz Saray’ın duvarları (ve arşivi), kültür – sanat adına kendi rekabeti ile de hiç boş kalmış gibi görünmüyor. Bu ezelî renkliliğin temelinde, 22 Kasım 1963’te Dallas’taki seçim mitingine yola çıkarken kortejde şüpheli biçimde canına kıyılan Demokrat Parti lideri, 35’nci ABD Başkanı John F.Kennedy dönemi ABD Kongresi’nde 1961 yılında kabul edilen bir kanun yatıyor.

Buna göre, “Beyaz Saray”daki koleksiyon objeleri halen, o sırada kurulan ”Beyaz Saray Tarih Derneği” kapsamındaki ‘daimi bir koleksiyonun parçası’ olarak niteleniyor ve yapı, “Devlet Odaları” çatısı altında ‘müze’ muamelesi görüyor. Bu yapı, beraberinde aynı yıl oluşturulan “Küratör Ofisi”nin de emeğini arkasına alıyor.

“Beyaz Saray” sanat koleksiyonu, zaman içinde geleneksel manzaralar ve tarihsel portrelerden modern ve güncel sanat eserlerine, oradan açık alan heykelleri ve yerleştirmelere dek uzanan, engin bir yelpazeyi kapsıyor.

Galeriler ve sanatçılar adına doğal bir prestij kaynağı gibi “Beyaz Saray”a bağışlanan yapıtlar, geç 1940’lardan günümüze ulaşırken, eserlerin üretim tarihleri, 1800’lerden geç 1930’lara erişen bir kronoloji ve üslûp çeşitliliği ortaya koyuyor.

Kalıcı koleksiyon bu anlamda, Michele Felice Cornè (1752-1845), Thomas Birch (1779-1851) George Cooke (1793-1849), William M. Hart (1823-1894), George Henry Durrie (1820-1863), Ferdinand Richardt (1819-1895), Worthington Whittredge (1820-1910), Martin Johnson Heade (1819-1904) George Inness (1825-1894), Albert Bierstadt (1830-1902), James McNeill Whistler (1834-1903) ve nice sanatçıyı, klasik manzaraları, figür denemeleri ve saygın portreler ile bir araya taşıyor.

Beyaz Saray’ın ‘öz’ küratörleri: Başkanlar ve First Lady’ler

Prensip olarak, her iktidar döneminde “Beyaz Saray”ın ‘öz’ küratörleri olarak da değerlendirebileceğimiz her ABD Başkanı ve ailesi, kendi tercih ve dünya görüşleriyle kesişen sanat eserlerini bu koleksiyona katmalarıyla, ilgili zenginliğin hem meyveleri, hem çekirdekleri haline geliyor. Bu eksende kimi Başkanlar özellikle ülkelerinin sanatçılarına odaklanırken, kimi de ülke yazgısından ileri gelen etnik çeşitlilik ve kültürel diplomasiye referans veren uluslararası sanatçılardan yana tercihte bulunabiliyor.

Ayrıca, “Dünyanın gözünü” üstünde tuttuğu gizemli bir yapı olarak “Beyaz Saray”, ülkenin kültürel ve politik gövde gösterisi adına açık katalog etkisi bırakabiliyor. Nitekim kültür ve sanat, bilindiği gibi ABD’nin özgürlük ve demokrasi mücadelesi adına da önemli bir cephe olarak addediliyor. Öyle ki, kimi sanat tarihçiler ve gazeteciler, yakın geçmişte sanat tarihini tayin eden ve dönemin SSCB Kültür ve Sanat politikasına rekabet adına öne sürülen “Soyut Dışavurumculuk” plastik sanat akımının dünyaya duyurulup, benimsetilmesinde, devlet destekli ulusaşırı sergiler açılmasında, ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı’nın dahi (CIA) aktif görevde bulunduğu yönünde raporlar yayımlıyor.

Beyaz Saray’ın koleksiyonunda mutfak eşyaları, cam eşyalar ve yaklaşık beş yüz tablodan oluşan yaklaşık 70 bin obje bulunuyor. Yeni bir başkan göreve başladığında, Beyaz Saray küratörünün ofisi kamusal alanlarda ve batı kanadında sergilenmek üzere yeni eserler seçiyor.

Başkan ve ‘First Lady’, mevcut koleksiyondan eserler seçebiliyor ve farklı müzelerden ödünç eserleri alabiliyor. Veya ‘First Aile’, güvendikleri bir kişiyi çeşitli müzelere göndererek, özel yaşam alanları için eser seçmelerini sağlıyor.

Koleksiyonun yazgısı Jacqueline Kennedy ile değişiyor

Bu paha biçilmez koleksiyonun doğumuna biraz daha odaklanacak olursak, Beyaz Saray’da sanat eserlerinin elde edilme şekli 1961 yılında, ‘First Lady’ Jacqueline Kennedy tarafından belirlenmiş görünüyor. 35. Başkan John F. Kennedy göreve geldikten (20 Ocak 1961) ve “Beyaz Saray” onların evi olduktan sonra, Jackie ilham vermediğini düşündüğü odaları canlandırma görevini üstleniyor.

Zaten Bay ve Bayan Kennedy, Beyaz Saray’a girmeden önce de, sanat tarihi konusunda bilgili ve tanınmış koleksiyonerler olarak biliniyor. Öyle ki, Kennedy’ler kültür sanata ilgilerini “Beyaz Saray”da verdikleri bir yemekle de adeta ispatlıyor. Bu yemeğe dönemin Modern sanatçı ve aydınlarından, Mark Rothko, Franz Kline, Andrew Wyeth ile Saul Bellow ve Tenesssee Williams gibi imzalar katılıyor.

Bu zengin yemeğin ödülü olarak Başkan Kennedy ve Eşi Jacqueline, etkinliğin şeref misafirlerinden dönemin Fransız Kültür Bakanı’yla da irtibat kurmayı başarıyor ve Bakan, Fransa’nın ulusal kültür hazinesi ve Dünyanın en çok bilinen yapıtlarından “Mona Lisa”yı Metropolitan Sanat Müzesi Ulusal Sanat Galerisi’sinde bir yıl boyunca sergilenmek adına, Aralık 1962’de izin veriyor.

‘’First Lady’’ Kennedy, Beyaz Saray’daki ilk senesinde, vaktini Amerikan tarihi ve kültürüne duyduğu derin hayranlığı doğru bir şekilde temsil eden eserler, sanat eserleri ve antikalar aramakla geçiriyor. Bu nedenle, ‘First Lady”nin 1961 yılında Beyaz Saray için Güzel Sanatlar Komitesi’ni kurmasına neden olacak kadar büyük bir restorasyon projesi gündeme geliyor. Bu komite, koleksiyonun geliştirilmesini denetleyen Amerikan tarihi dekorasyon uzmanları ve koruma uzmanlarını bir araya getiriyor.

‘Beyaz Kural’: ‘Eserler Başkan tarafından saklanamayacak’

Bayan Kennedy ve Güzel Sanatlar Komitesi, büyüyen koleksiyonu düzenleyecek ve takip edecek birine de ihtiyaç duyduklarını fark edince, bu nedenle “Beyaz Saray Küratörü” pozisyonu oluşturuluyor ve Lorraine Waxman Pearce, Beyaz Saray’ın ilk küratörü oluyor.

İşte bundan kısa süre sonra, Eylül ayında Kongre, Bayan Kennedy’nin projesini tarihi koruma olarak kabul eden 87-286 sayılı Kamu Yasası uyarınca Beyaz Saray’ı müze ilan ediyor. Yasa, bağışçılar tarafından hediye edilen eşyaları güvence altına alıyor ve bu eşyalar, ‘Bir başkan tarafından kişisel olarak saklanmayacak,’ biçimde kataloglanıyor. Bu da, 3 Kasım 1961’de Beyaz Saray Tarih Derneği’nin kurulmasına yol açıyor.

İlk dönemde koleksiyona katılan yapıtlara büyüteçle bakacak olursak, ABD’li Soyut Dışavurumcu öncü Jackson Pollock’ın “Beyaz Saray Sanat Festivali Vakfı” adına yolladığı “Katedral” isimli soyut eseri (1947), “Beyaz Saray”a Dallas Sanat Müzesi tarafından, dönemin Başkanı Johnson iktidarda iken, 1967’de geliyor.

Ya da “Beyaz Saray” bundan iki sene sonra 37’nci Başkan Richard Nixon’ın talebi üzerine “Roosevelt Odası” için ressam Frederic Remington’ın, yine Frederic Remington Sanat Müzesi’nden 1898 tarihli “San Juan Tepesi’ndeki Ezeli Süvarilerin Hücumu” tablosunu uzun süreli ödünç olarak talep etme yolunu seçiyor. Remington demişken, sanatçının “Aykırı” isimli (1909) yapıtı da, Brooklyn Müzesi tarafından “Beyaz Saray”a ödünç olarak, Clinton döneminde 1996-2010 aralığı ile verilerek, Batı Kanadı Resepsiyon Odası’na asılıyor.

Modern ve çağdaş sanata gözle görünür ilgi artışı

Modern sanatın “Beyaz Saray” ile flörtü de, epey eskiye dayanıyor. Buna göre, ABD çağdaş sanatının özgün soyut fırçası, ödünsüz feminist tuval Georgia O’Keefe’in yoğun psiko-sosyal göndermeler içeren yapıtlarından, erken dönem tarihli “Yeni Meksiko – Bear Gölü” isimli dışavurumcu manzarası (1930), 42’nci ABD Başkanı Bill Clinton dönemine rastlayan 1993’te, “’First Lady’” Hillary Clinton tarafından bir New York Galerisi’nden alınıyor ve “Beyaz Saray”ın “Yeşil Oda”sı için seçilen mevzubahis eser, uzun süre burada sergilendikten sonra, Beyaz Saray Kütüphanesi’ndeki yeni mekânına gidiyor.

Bunun gibi, heykeltıraş George Segal’in Yürüyen Adam (1988) adlı eseri de Clinton tarafından ‘First Lady”s Garden’da düzenlenen “Beyaz Saray’da Yirminci Yüzyıl Amerikan Heykeli” sergisi için talep edilerek Walker Art Center’dan “Beyaz Saray”a 1994-1996 arasında misafir ediliyor. Yine, Dallas Sanat Müzesi’nden Başkan Bill Clinton ve ‘First Lady’ Hillary tarafından talep edilen Scott Burton imzalı “Granit Settee” isimli (1982-1983) tarihli soyut çalışma da, söz ettiğimiz “Beyaz Saray’da 20’nci YY. ABD Heykeli” sergisi için 1994-1996 arası sergilenmek üzere “Beyaz Saray”a iletiliyor.

Clinton’lar bu dönemde ayrıca, geç klasik – izlenimci – gerçekçi yağlıboya ressamı John Frederick Peto’nun çarpıcı “Fenerli Kapı” kompozisyonunu bu dönemde Brooklyn Müzesi’nden “Beyaz Saray”a misafir ederek, yapının “Batı Kanadı Resepsiyon Odası”nda ağırladığı ziyaretçilerle paylaşıyor.

“Beyaz Saray” en ‘aktif’ koleksiyon dönemini, plastik sanatlara Kennedy’ler gibi tutkun 44. Demokrat Başkan Barack ve Michele Obama dönemiyle yaşıyor. New York Tarih Derneği ve Kütüphanesi’nin verdiği bilgiye göre, Başkan Obama’nın “Beyaz Saray”daki İlk Akşam Yemeği’nde, Thomas Hill imzalı “Yosemite Vadisi’nin Görünümü” (1865) tablosu dikkat çekerken, “Beyaz Saray” koleksiyonu, bağışçıların cömertliği ile de kendini öne çıkarıyor.

2009-2017 arasında iki dönem Başkanlık yürüten Obama ve ailesinin Beyaz Saray duvarlarına kattığı modern imzalar arasında – Rauschenberg Vakfı bağışı olarak – “Early Bloomer” adlı resmiyle Robert Rauschenberg dikkat çektiği gibi, dönemin ‘First Lady’’si Michelle Obama, Beyaz Saray’daki ilk dönemlerinde özel odalarına çağdaş sanatçı Ed Ruscha’nın  “I Think I’ll…, 1983” eseri gibi isimleri katması suretiyle de fark yaratıyor.

Obama’lar bu ‘çifte iktidar’ sürecinde, ‘Beyaz Saray’ı renklendirmek’ adına ülkedeki belli başlı müzelere, galerilere ve özel koleksiyonculara Afro-Amerikan, Asyalı, Hispanik ve kadın sanatçıların modern sanat eserlerini ödünç almak istediklerine dair devrimci bir çağrıda dahi bulunuyor. Nitekim Obama’lar, Beyaz Saray tarihine bu uğurda seçtikleri Alma Thomas, William Johnson ve Glenn Ligon gibi Afro-Amerikan sanatçılarla geçtikleri kadar, Oval Ofis’e Amerikan yerlilerine ait özgün yapıtları da asan ilk   – First ikili oluyor.

ABD sanat tarihinin yıldızları Oval Ofis’te

Bu kapsamda, her iktidar döneminde tüm duvarlarında ortalama 500 eseri kaldırdığı ileri sürülen Beyaz Saray’a asılı diğer Amerikalı sanatçılar, Alma Thomas, Richard Diebenkorn, Jasper Johns ve Mark Rothko ile Norman Rockwell ve Edward Hopper gibi ‘yıldız’ları da kapsıyor. Bu liste zamanla Jacob Lawrence, Susan Rothenberg, W. H. D. Koerner ve Wassily Kandinsky gibi küresel isimlerle de parıldıyor. Bu anlamda bir müze olarak “Beyaz Saray”a bağışlanan her eser kurum koleksiyonuna alınabildiği gibi, bir akademik kaynak olarak Smithsonian Müzesi’ne de sevk edilebiliyor.

Peki bir müze olarak “Beyaz Saray”ın Mona Lisa’sı kim olabilir diye merak edenler için, yapıdaki en meşhur sanat eseri ise, ABD’nin kurucusu George Washington’ı 64 yaşında iken, üçüncü Başkanlık pozu ile tasvir eden ünlü portresi oluyor. Ancak ilgili portrenin ‘orijinal’ olmadığını pek az kişi bilse de, eserin yarattığı popülerlik, onu gönüllerde yeterince benzersiz hale getiriyor. Buna göre, dönemin ‘First Lady’’si Dolley Madison, Washington portresini İngilizlerin 1814’te çıkardığı Beyaz Saray yangını sırasında, binadan da çabuk kaçabilmek adına, içinde olduğu büyük çerçeveden almak suretiyle kurtarıyor. Lakin ilgili portrenin Gilbert Stuart imzalı orijinali, ilkin dönemin İngiliz Başbakanı Landsowne Markizi’nin koleksiyonunda tutulduktan uzun müddet sonra, Smithsonian Müzesi arşivine giriyor. Her koşulda Dolley Madison’un kurtardığı kopya da tarihteki yerini alıyor. Öyle ki, Başkan Washington’un poz verdiği kitaplıkta “Amerika Birleşik Devetleri’nin Anayasası ve Kanunları” bile (harf hatası dahil) seçilebiliyor.

Beyaz Saray’ın öncelikli sanatçılarından bir diğeri ise, erken 19’ncu yy. İngiliz sembolist ressam ve heykeltıraş George Frederic Watts olarak kayıtlara geçiyor. 32’nci ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’in “Aşk ve Hayat” tablosuna özel bir ilgi duyarak “Beyaz Saray”a astırdığı ressam, yıllar yıllar sonra Barack Obama’nın posteriyle de akılda kalan “Umut” içerikli seçim kampanyası temasının da, bununla ilgili grafik poster projenin de fikir babası olarak gösteriliyor. Orijnali Birleşik Krallık’ın başkenti Londra’daki Buckingham Sarayı’nda bulunan çalışmanın, Obama’nın seyahati sebebiyle kendisine özel olarak teşhir edilmiş olması da, eserin ve sanatçının sembolik değerini katlıyor.  Sembolik değer demişken, koleksiyonda Paul Cezanne, Vincent Van Gogh, Winslow Homer ve John Singer Sargent gibi isimlere ait çalışmalar da korunuyor.

Koleksiyonu eleştiren çarpıcı bir analiz

Yine de yakın geçmişte, 27 Eylül 2023’te Beyaz Saray koleksiyonu hakkında kapsamlı bir analizde bulunan ( https://dcist.com/story/23/09/27/white-house-art-collection-diversity-issue-artists-modern-contemporary-art/ )  gazeteci, araştırmacı John James Anderson’a göre, 6 Eylül 2023’te toplanan “Beyaz Saray’ı Koruma Komitesi”nin önünde ciddi tümsekler bulunuyor. Yani, Beyaz Saray Tarih Derneği’nin “Beyaz Saray’da Sanat” adlı kitabından elde edilen rakamlara göre, Beyaz Saray koleksiyonundaki 512 güzel sanat eserinden sadece 32’si kadınlara, 12’si ise beyaz olmayan sanatçılara ait (!) görünüyor.

Rakamlar üzerinden gittiğimizde, ‘First Lady’ Jacqueline Kennedy’nin 1961 yılında küratörlük ofisini kurmasının ardından koleksiyon, 1960’lı ve 70’li yıllarda iki kattan fazla artarak 119 eserden 394 esere ulaşmasıyla öne çıkıyor. Ayrıca, 1995 yılında Clintonlar koleksiyonun ilk siyahi sanatçının eserini satın alıyor: Henry Ossawa Tanner’ın “Gün Batımında Kum Tepeleri, Atlantic City” adlı deniz manzarası. Clinton’lar daha sonra Simmie Knox’u Beyaz Saray’ın resmi portrelerini çizmesi için görevlendiriyor ki, bu o tarihte ilk ve tek Afro-Amerikan portre ressamı oluyor.

Muhafazakâr olarak bilinen Bush’lar ise, bunu takiben siyahi yağlıboya ressamı Edward Mitchell Banister’dan bir manzara resmi satın alıyor ve Pennsylvania’lı sanatçı Adrian Martinez’in yanı sıra koleksiyona eklenen ilk Asyalı Amerikalı sanat eseri olan Zhen-Huan Lu’dan ‘tatil kartı sanatı’ sipariş ediyor. Cumhuriyetçi Parti mensubu Bush ve ailesi ayrıca Siyah tarihi figürleri ve Siyah işçi sınıfı yaşamından sahneleri resmetmesiyle tanınan ressam Jacob Lawrence’ın “The Builders” adlı eserini satın almak için Beyaz Saray Tarih Derneği ile birlikte çalışıyor. 2.5 milyon dolara satın alınan eser halen koleksiyona eklenen en pahalı sanat eseri olma özelliğini koruyor.

Yine, ilgili komitenin en uzun süre görev yapan üyesi olan, sanat tarihçisi John Wilmerding ise, “Koleksiyonun eksiksiz olduğunu söyleyemem” diyor. Ancak, “sadece sınırlı miktarda alan var,” ifadesini kullanıyor. Özetle, gazeteci Anderson, “Beyaz Saray”daki renkli geleceğin falına şu kıymetli sözlerle bakıyor: “Beyaz Saray’ın mevcut politikalarının birçoğu daha çağdaş tarzların ve farklı sanatçıların seçilmesini zorlaştırıyor. Bir portre ya da tatil kartı için sipariş edilmediği sürece, Beyaz Saray yaşayan sanatçıları ya da 25 yaşından küçük eserleri toplamaktan kaçınıyor. Fotoğraflar ve kağıt üzerine yapılan çalışmalar gibi ışığa duyarlı parçalardan kaçınıyor. Ayrıca sadece “önde gelen” Amerikalı sanatçıları topluyor – sanat dünyasının kadınları ve beyaz olmayanları dışlayan uzun geçmişi göz önüne alındığında sorunlu bir tanım.”

Aynı analize göre, Pennsylvania Üniversitesi’nde sanat tarihi profesörü Gwendolyn DuBois Shaw, “Sanat tarihi alanı çeşitlendirme konusunda çok yavaş davranan bir alan,” diyor. Kendisi bunu ilk elden biliyor: Zira Shaw da, 2000 yılında Stanford Üniversitesi’nden Sanat Tarihi alanında doktora derecesi alan ilk Afrikalı Amerikalı. Ve ekliyor Shaw: “Beyaz Saray’da – kadınların ve beyaz olmayanların – eserlerinin azlığının olağandışı olduğunu düşünmüyorum, bunu tüm koleksiyonlarda görebilirsiniz.”

Bir karne misali, yapılan ilgili araştırmada ayrıca şu bulgular da gözümüze çarpıyor: Koleksiyon oluşturma hızı yıllar içinde zaten yavaşlamış iken, Başkan Richard Nixon’ın Beyaz Saray koleksiyonuna 70’in üzerinde güzel sanat eseri eklediği; Başkan Ronald Reagan’ın 35, Clinton’ların 25, Obama’ların ise sadece 12 eser eklediği saptanmış görünüyor.

Uzman Anderson bunun da, Başkan Dwight D. Eisenhower’dan bu yana eklenen en az eser olduğuna değinerek, 45’nci Başkanlık döneminde ise, Trump’ın yalnız altı eser ekleyerek Obama’nın hızını koruduğuna dikkat çekiyor!

Bu da galiba kendi evrimindeki renkli ve siyah – beyaz sanat tarihi adına, “Beyaz Saray”ın renkli hafızası için bize yakın gelecek uğruna pek çok ipucu veriyor. Bakalım, ‘Amerika’yı Yine En Büyük Yap!’ diyerek kazanan ve kazandıran Donald J. Trump bu duvarlara hangi başyapıtları kondurmayı tasarlıyor ?