Çocukluğundan Firari, Gözleri Gizli, Maskeli Kral / Demet Cengiz

Karl Lagerfeld, çağın en ünlü modacılarından biriydi. Ama onun için sadece modacı dersek, çok eksik kalır; haksızlık ederiz.

Evet, modacıydı. Chanel, Fendi ve kendi ismini taşıyan Karl Lagerfeld markalarının başındaydı. Üç moda markasını yönetmek bile tek başına yeterince ilginçken o, fotoğraf çekmekten filmlere, otel tasarlamaktan yayıncılığa, reklamdan pazarlamaya kadar geniş ilgi ve iş alanlarında faaliyet gösterdi.

Karl Otto Laferfeldt olan ismini daha ticari olacağını düşündüğü ‘Karl Lagerfeld’ ile değiştirdi. Hamburg’da varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi ancak doğum tarihi tam olarak bilinmiyor. Kayıtlardan vaftiz töreninin 1933 yılında gerçekleştiği öğreniliyor. Babası paket süt üreten bir fabrikaya sahipti.

“Çocukluğum çok basitti. Bu yüzden hemen oradan ayrılmak istedim. Evet, mükemmel bir çocukluğum oldu. Aksini söylersem haksızlık olur ama çocuk olmaktan nefret ettim. Bir an önce büyüdüm.”

Bir röportajında çocukluğunu bu sözlerle anlatmıştı. Üvey kız kardeşi dahil diğer çocuklarla hiçbir zaman oynamayan, münzevi bir çocuk… Tek yaptığı okumak ve çizmekti. Daha okula gitmeden İngilizce ve Fransızca öğrendi. Fransız mizah dergilerini takip etmek en büyük hobisiydi.

Sanki yukarıda kayıtlarda bir aksaklık olmuş ve o Fransa yerine yanlış bir memlekette doğmuştu.

İkinci Dünya Savaşı bitmişti. Karl Lagerfeld 1950’de Hamburg’da Dior defilesini izleyip Paris’e gitmeyi gerçekten kafasına koyduğunda henüz 17 yaşındaydı. 1953’te annesiyle birlikte ışıklar şehri Paris’in yolunu tuttu. Manto tasarım yarışmasında, daha sonra hem en azılı rakibi hem de yakın arkadaşı olacak, Yves Saint Laurent’ı da geçip birinci olduğunda sadece 20 yaşındaydı.

KENDİ DE BİR 1967 YAPIMI

Pierre Balmain, Jean Patou derken 1963’te Chloé modaevinin sanat yönetmeni oldu. Genç Alman tasarımcı pek çok trende öncülük edip, dikkatleri üzerine çekmişti. Yine o yıllarda Fendi, kürk ve deri koleksiyonu tasarımlarını bu Alman’a emanet etti. Böylece Lagerfeld’in bir ayağı hep Roma’da oldu.

Karl Lagerfeld, hem hemen tanınmaktan şikâyet ediyor hem de 50 yıldır aynı sıra dışı imaja sahip… 1967’de erkeksi ve kadınsı tarzın sentezi ‘Dandy-Look’u benimsedi. Uzun saçlarını hep atkuyruğu yaptı. Dar pantolonu, uzun yaka gömlekleri, pudraladığı yüzü, siyah güneş gözlükleri, eldivenleri ve aksesuarları onun ‘vazgeçilmezi’ olmuştu. Bir çocuk gibi bakan gözlerini ise herkesten gizledi.

UYUYAN GÜZELİ ÖPTÜ

Modanın tartışmasız en devrimci markası olmasına rağmen çağın gerisinde kalan Chanel de kurtuluşu bu kibirli, sert ve huysuz Almanın ellerinde buldu. Yıl 1983’tü ve Lagerfeld, Roma’daki Fendi’yi bırakmadan Chanel ile de el sıkıştı. Hem Haute Couture hem de hazır giyim koleksiyonları artık bu hırslı ve vizyoner Alman sayesinde çağı yakalıyordu. Chanel’in o günkü durumu için bir röportajında “Chanel uyuyan güzeldi. Onu öpüp uyandırmak gerekiyordu” dedi.

‘Kral Karl’ olarak anılıyordu ama kendi ismini taşıyan bir markası yoktu. Daha 20 yaşındayken alt ettiği Yves Saint Laurent, 20 yıldır kendi moda evini yönetiyordu. 1984’te kendi adını taşıyan markasını da kurdu ancak Kral, Fendi ve Chanel ile çalışmayı da sürdürdü.

Hem yaşama yön verdi, trendleri belirledi hem de çağı hep yakaladı. Sosyal medyayı ve genç kuşakları asla es geçmedi. Örneğin son koleksiyonunu ünlü model Cindy Crawford’un 17 yaşındaki kızı popüler model Kaia Gerber ile birlikte tanıttı. Genç kuşakları nasıl yakalayacağını hep bildi.

DÜNYANIN EN BÜYÜK KÜTÜPHANESİ

Hayat arkadaşı Jacques de Bascher’in, 1989’da AIDS’den ölümü Kral Karl için büyük bir yıkım olmuştu, bu kaybı hiçbir zaman hazmedemedi. Zaten bir işkolikken daha da fazla çalışmaya başladı. Mağaza ve fotoğraf galerisi olan Lagerfeld Gallery’yi Paris’te açtı.

Daha çocuk yaşlarda edindiği en büyük tutkusu kitaplardı. Kitapların içinde kaybolup kendini bulan bir adamdı o. Koleksiyonunda 300 bin kitap bulunuyor. Dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri…

EN BÜYÜK AŞKI KEDİSİ

Karl Lagerfeld’in en büyük aşkı Birman cinsi kedisi Choupette… “İnsan bir kediye âşık olabilirmiş” diyordu sık sık. Choupette, Louis Vuitton ve Goyard imzalı kendisi için özel tasarlanmış seyahat çantası ile özel jetlerden pek inmiyor. Top modellerin kucağında geziyor. En son Gisele Bündchen ile Vogue Brezilya’ya kapak olmuştu. Kral Karl’ın tüm mirasını kedisine bıraktığı bile konuşulmuştu.

Bir modacıdan de öte, dünya çapında bir ‘celebrity’ idi Karl Lagerfeld. Her ne kadar sürekli siyah-beyaz giyinse de rengarenk bir kişilikti.

“Ben bir karikatür gibiyim ve bu hoşuma gidiyor. Bir maske gibi… Benim için Venedik Maskeli Balosu tüm yıl sürüyor” demişti bir röportajda.

Çocukluğundan firari, gözleri gizli, maskeli kral…