Çevre dostu olduğu kadar sürdürülebilir geleceği hedefleyen kapsamlı bir değişim süreci olarak ortaya çıkan yeşil dönüşüm, doğaya zarar vermeyen bir yaşam tarzını teşvik ediyor. Enerji üretiminden tarıma, ulaşımdan şehir planlamasına kadar birçok sektörde çeşitli önlemlerin alınmasını içeren bir sürece sahip olan yeşil dönüşüm kavramı, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, enerji verimliliğini artırma, atık yönetimini geliştirme ve çevre dostu teknolojilere yatırım gibi ana konuları kapsıyor. Sürdürülebilir ulaşım, nakliye ve benzer altyapı projelerine kaynak tahsisi de yeşil dönüşümün ilgilendiği temalar arasında bulunuyor.
Yeşil dönüşüm kavramı, özellikle Sanayi Devrimi sonrasında fosil yakıtların aşırı tüketimi sonucu ortaya çıkan çevresel problemlerin çözülmesine yönelik süreçleri içeren politika, strateji ve uygulama başlıkları ile öne çıkıyor. Bu bakış açısı, sanayinin ekonomik faydalarını korurken çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir üretim modeli geliştirmeyi amaçlıyor. Enerji verimliliği, karbon emisyonlarının azaltılması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, çevresel kirliliğin azaltılması ve toplumsal katılımın artırılması gibi temel konuları bünyesinde barındıran yeşil dönüşümde; iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve hükümetlerin işbirliği yapması önem taşıyor.
Küresel Karbon Bütçesi
Paris Anlaşması (2015) küresel sıcaklık artışının 2°C ile sınırlandırılması ve 1.5°C sınırının aşılmaması için ülkelere sorumluluk yüklüyor. Son bulgularda 2023 yılında küresel sıcaklık artışının, 1,48 derece olarak gerçekleştiği gözlemleniyor. Bilim insanları sıcaklığın 1,5 derecede sınırlamak için belirlenen toplam karbon bütçesinin 2 trilyon 865 milyar ton olduğunu ifade ediyor. Ancak şu ana kadar atmosfere salınan karbon miktarının 2 trilyon 590 milyar tonu bulduğu belirtiliyor. Bu veriler 2024’ten itibaren 1,5 derece bütçesinden sadece 275 milyar ton kaldığını gösteriyor. Eğer emisyonlar hızlı bir şekilde düşürülmezse, karbon bütçesinin 7 yıl içinde tükeneceği ve 1,5 derece hedefini yakalama ihtimalini ortadan kalkacağı vurgulanıyor. Küresel karbon bütçesi, belirli bir sıcaklık artışını kontrol altında tutmak veya sınırlamak için izin verilen toplam emisyon miktarını temsil ediyor.
Yeşil dönüşüm sayesinde birçok ülke ve kuruluş, çeşitli taahhütlerde bulunuyor. Yeşil dönüşümü temel alan bu yeni dünya düzeninde teknoloji odaklı üretimin önemi artarken küresel anlamda rekabetçi olabilmek için sanayinin daha yeşil, daha döngüsel ve daha dijital olması bir gereklilik halini alıyor. Avrupa Birliği’nin (AB) duyurduğu Avrupa Yeşil Mutabakatı da bu konuda önde yer alan argümanlar arasında bulunuyor. Mutabakat kapsamında çeşitli stratejiler geliştiren birlik, bu stratejileri destekleyecek projelere de fon oluşturuyor. Ulaşım altyapı projeleri de fon kapsamında değerlendiriliyor.
Ulaştırma Projelerine 7 Milyar Euro
AB Komisyonu, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisi’nin hedeflerini destekleyecek 134 ulaşım projesine fon sağlanacağını duyurdu. Bu kapsamda belirlenen projelere toplam 7 milyar Euro kaynak tahsis edilecek. Açıklamada sürdürülebilir, akıllı ve dayanıklı bir ulaşım altyapı ağı kurulmasına katkıda bulunulacağı kaydedildi. Fon sağlanacak ulaşım projeleriyle demir yolları, iç su yolları, kara yolları ve deniz taşımacılığı rotaları için ulaşım altyapısının geliştirileceği belirtiliyor. Ayrıca havalimanları ve multimodal taşımacılık sisteminin de güçlendirileceği ifade ediliyor. Fonun yaklaşık yüzde 80’inin AB’nin iklim hedeflerini gerçekleştiren, Trans-Avrupa taşımacılık ağında yer alan demir yolları, iç su yolları ve deniz güzergah ağını iyileştiren ve modernize eden projeleri destekleyeceği aktarılan açıklamada, böylece sınır ötesi bağların kuvvetlendirileceği bildirildi.
Avrupa Birliği (AB), 2019 yılında ilan ettiği Yeşil Mutabakat ile 2050 yılında dünyanın ilk iklim-nötr kıtası olmayı hedefliyor. Bu kapsamda sera gazı emisyonlarının 2030 yılı itibarıyla en az %55 azaltmasını hedefliyor. Bu hedefin gerçekleşmesi için de ‘55’e Uyum’ olarak adlandırılan bir dizi yasal düzenleme süreci işletiliyor.
Sera gazı emisyonlarındaki artış ve buna bağlı olarak yükselen küresel sıcaklık, aşırı doğa olaylarını daha sık yaşanır hale getirirken ekosisteme ve altyapıya zarar veriyor. Sebep olduğu dışsallıklar sebebiyle ekonomik sistemleri de verimsizleştiriyor. ETS ve karbon vergisi gibi karbon fiyatlandırma araçları, hem sera gazı emisyonu kaynaklı dışsallıkları maliyetlendirerek ekonomik verimliliği sağlıyor hem de emisyon azaltımını teşvik ediyor…