
Kendini ‘kral’ ve ‘seçilmiş’ olarak ansa da geriye bakıp kibrini eleştirdi, iddiasını çocuksuluğa bağladı. LeBron James’in çocukluğu ağır yoksulluk altında ve neredeyse sokaklarda geçti. Dünya basketbol kültürünü kökten değiştiren, değeri 1.2 milyar dolar olarak hesaplanan James bugün sporun gerçek ‘kralı’…
Pek çok insana ilham kaynağı olan LeBron Raymone James, 30 Aralık 1984’te Akron, Ohio’da dünyaya geldi. Şu anda NBA takımlarından Los Angeles Lakers’ta forma giyen LeBron James, tarihin en önemli basketbolcularından biri… Öyle ki Kerim Abdul-Jabbar’ın rekorunu kırarak 2023 yılında NBA tarihinin en çok sayı yapan basketbolcusu unvanını aldı. Farklı bir profile sahip olan bu dev adama (2.06 metre boyunda, 113 kilo ağırlığında) biraz daha yakından bakalım.
ÇOCUK ANNE, PROFESYONEL SUÇLU BABA
Gloria Marie James basketbolun kralı olacak oğlunu dünyaya getirdiğinde 16 yaşındaydı. Profesyonel bir suçlu olan baba ise oğlunun doğumundan iki gün sonra ortadan kayboldu ve çocuğun bakımıyla hiç ilgilenmedi. Çocuk yaştaki Gloria’nın gidecek bir yeri bırakın başını koyacağı bir yastığı bile yoktu. İşsiz güçsüzdü. Kucağında bebeğiyle annesine sığındığında sorunlarından kurtulduğuna sevinmişti. Düzenli olmasa da çeşitli işlerde çalışırken annesi bebeğin bakımını üstleniyordu. Annesinin ölümüyle dünya yeniden başına yıkıldı. İki erkek kardeşi eve bakabilmek için yanlarına taşındı. Hiçbirinin düzenli bir işi yoktu ve evin ısınma giderini bile karşılayamıyorlardı. Rutubetli, soğuk ve neredeyse harap haldeki bu evde yaşama tutundular.
Sefaletlerine tanıklık eden bir komşu acıyarak Gloria’yla oğlunu yanına aldı ve uyumaları için bir kanepe gösterdi. Bir başına yaşam mücadelesi veren Gloria, çocuğunu bırakacak kimsesi olmadığından düzenli bir işe giremiyordu. Ayrıca her misafirliğin bir sonu olmalıydı. LeBron’un çocukluğunun çoğu başkalarının evlerinde sığıntı olmaktan ibaretti. Değil evi veya odası, bir yatağı bile olmamıştı. Garlarda ve otomobillerde uyumuşluğu da çoktu.
TEK BİR KİŞİ KADERİ DEĞİŞTİRİR
Suça bulanmış kenar mahallelerde hırsızlıklara, gasplara ve hatta cinayetlere bile tanıklık eden küçük LeBron, bir türlü yerleşik düzene geçemedikleri yaşamından hiç şikâyet etmedi. Annesini ve içinde bulundukları şartları anlıyordu. Annesi “Gitme vakti” dediğinde kalkar küçük bir çantaya sığan hayatını toplardı.
Gloria bazen yaşayamadığı gençliğinin tadını çıkarmaya çalışırken sorumluluklarını unuturdu. LeBron’u okula götürmeyi unuttuğu zamanlar da vardı. Ve belki de en acısı LeBron 10 yaşındayken annesinin birkaç haftalığına hapse girmesiydi. O sırada 4. sınıf öğrencisi olan LeBron, halihazırda zaten devamsızlık yaptığı okula annesinden utandığı için hiç gitmedi. O yıl ders günlerinin yarısından çoğunu kırmıştı.
Gloria’nın “Düşmanım bile yaşamasın” dediği kötü kaderi değiştiren ise tek bir kişiydi: Lebron’un Amerikan futbolunda başarılı olacağını düşünen, onu takıma ve konaklaması için evine alan koç Frank Walker.
Frank Walker spora teşvik ettiği ve cömertlikle evine açtığı küçük bir oğlan çocuğunu çetelerden, suçtan ve kötü kaderinden kurtarmıştı.
LİSELİ BİR YILDIZ DOĞUYOR
Ergenlik yaşlarında LeBron’un Amerikan futbolu için fazla iri olacağı anlaşıldı ve basketbol kariyeri böylece başladı. Basketbola öylesine sevdalanmıştı ki hem okula devamlılığını hem de not ortalamasını arttırdı.
Lise öğrencisiyken yeteneğiyle dikkat çekti ve ilk yılında lisesini eyalet şampiyonu yaptı. Yıldızı parlamaya başlamıştı ancak yasalar gereği para kazanamadığı için hâlâ yoksuldu. Ünlü ve yoksul… İkinci yılında NBA’in de dikkatini çekmişti; kâh kendi kâh takımı ödül alıyordu. ‘Bay Basketbol’ ödülünü alan en genç sporcu unvanına sahip olurken spor dergileri onu kapak yapmak için birbiriyle yarışıyordu. Lise 4. sınıfa geldiğinde oynadığı maçlar ulusal televizyonlardan yayınlanıyordu çünkü bu genç yetenek ABD’de ve dünyada ilgiyle takip ediliyordu. Yayınlanan her maçtan liseye para ödeniyordu ancak yasalar nedeniyle LeBron ve annesi hâlâ meteliğe kurşun sıkıyordu.
Tam da o sıralar seçilmiş kişi olduğuna inanarak sırtına ‘Chosen’ dövmesi yaptırdı. Sonradan buradaki kibrini eleştirse de bu kadar kusur kadı kızında bile bulunur. Çünkü kolay değildi dünyanın peşinde koştuğu başkalarının kanepelerinde uyuyan meteliksiz bir yıldız olmak.
İKİ FORMA YÜZÜNDEN BİTEN KARİYER
Başarıyı elde etmişti; para da gelecekti ama işte lise öğrencilerinin para kazanmasına izin vermeyen yasalar… Annesi oğlunun başarısını onurlandırmak için doğum gününde borç harç 50.000 dolarlık bir araç hediye alınca genç basketbolcunun yasaları çiğneyerek gizlice para aldığı iddia edildi. Soruşturma sonnda bu skandaldan aklandı.
Bir mağazadan fotoğraf çektirmesi karşılığında forma alınca da kıyametler koptu. Bir lise öğrencisinin aldığı küçük avanta büyük bir ‘etik’ krizine neden olmuştu. Çünkü liselilerin sponsorluk, reklam anlaşması yapması ve hediye alması da yasaktı. Okuldan men edilince bütün ümidini yitirdi. Bir peri masalı başlamadan bitecekken imdadına okul takımının ısrarla LeBron’u isteyen taraftarları ve NBA’in önde gelen isimleri yetişti. İki forma yüzünden gencecik bir insanın kariyerinin bitirilmesi hiç adil değildi ve vicdanı olan herkes buna isyan etmişti. LeBron iki formanın parasını ödeyip takımına geri döndü. Onun okul maçlarının biletleri NBA sezon maçlarından bile daha pahalıya satılıyordu. Hediye edilmiş iki formayı ona çok görenler yıllar sonra lise yıllarında giydiği formasına 512.000 dolar ödeyecekti.
SPORCU KARİYERİNİ İŞ GİBİ YÖNETMEK
Henüz liseyi bitirmeden büyük bir basketbol yıldızı olacağı belliydi ve hem NBA’in önde gelen takımları hem de önemli spor markaları anlaşmalar için mezuniyet gününü bekliyordu. LeBron James daha ilk günden sabırlı davranıp yüz milyonları reddederek fakirhanesine geri döndü. Bazen daha çok para verene değil, itibarına daha fazla katkı yapacak olana gitti fakat konu takım seçmeye gelince kariyerini bir işletme gibi yönetti. Basketbol kültüründeki takıma bağlılık aldatmacasını yerle bir etti. Madem bu spor olduğu kadar bir şov işiydi o zaman oyuncular da profesyonel davranmalıydı. İki önemli takım arasında kalmışlığı; televizyon ekranlarından radyolara ve dünyanın en sevilen sitcom’larına kadar yaygın popüler kültür programlarında kararsızlığıyla dalga geçilmişliği de çoktur.
Cleveland Cavaliers’de başladığı (2003) profesyonel kariyerine Miami Heat’te devam etmek (2010) isteyince Cleveland taraftarlarının yoğun nefretiyle baş etmek zorunda kaldı. Cleveland Cavaliers’e (2014) geri dönüp doğduğu şehre şampiyonluk kazandırınca taraftarların gönlünü yeniden kazandı. Los Angeles Lakers takımına geçtiğinde (2018) hemşehrileri bu kez ona kızmamıştı çünkü şehrine şampiyonluk kazandırarak borcunu ödemişti.
Kariyerine 4 NBA şampiyonluğu, 4 MPV (en değerli oyuncu), 20 All Star, 2 Olimpiyat altın madalyası, NBA tarihinin en çok sayı yapan oyuncusu (40.000’in üzerinde) ve NBA’le ilgili tüm sayısal ifadelerde önde olan LeBron James yaşayan bir efsane olarak başarısını ve kazancını spor dışı alanlara da taşıdı. Bu yatacak yeri olmayan meteliksiz bir kralın ilham veren öyküsüdür.




