“Korunmasız bir çocukken size yapılanlardan kesinlikle siz sorumlu değilsiniz. Fakat hayatınızı iyiye götürecek kararlar vermekle ve geçmişiniz hakkında bir şeyler yapmakla yükümlüsünüz.”
Bu sözleri, Susan Forward-Craig Buck’ın yazdığı ‘Zor Bir Ailede Büyümek’ (Toxic Parents) kitabından alıntıladım.
Maalesef bazılarımız toksik, yani yetersiz, fazla korumacı -kontrolcü, tacizci, madde bağımlısı vs. ailelerden geliyoruz (ya da toksik birer ebeveyniz).
Ailemiz tarafından bize isteyerek belki de istemeyerek verilen zararları uzman gözüyle anlatan kitabın en sevdiğim kısmı, sizi dertlerinizle baş başa bırakmayarak çözüm önerileri de sunması oldu.
Çocukluğunuzda yaşadığınız küçük veya büyük travmaların bugün hangi davranışınızın temelini oluşturduğunu öğrenmek istiyorsanız bu kitabı mutlaka okunacaklar listenize alın.
Kim bilir, geçmiş belki de sizin için hiç geçmemiştir…
Bu İhtiyaç Gerçek Mi?
Türkiye’de de dünyada da çok satanlar arasına giren ‘Sapiens’ 30’dan fazla dile çevrildi ve her ülkede örnekler o ülkenin insanları üzerinden verildi.
‘İnsan türünün kısa bir tarihi’ olarak adlandırılan kitap, dedikodudan tutun da dinlere kadar hayatımızdaki pek çok konuda farklı pencere açıyor.
Örneğin, çağımızın hastalığı tüketim…
Kitabı okuduğumdan beri bir şey alacağım zaman buna gerçekten ihtiyacım olup olmadığını hatta ‘ihtiyaç’ dediğimiz şeyin ne olduğunu sorguluyorum.
‘Sapiens’ tüketim çılgınlığını şöyle anlatıyor: “Tüketicilik akımı bize, mutlu olmamız için mümkün olduğunca çok mal ve hizmet tüketmemiz gerektiğini söyler. İnsanların en kişisel olduğunu sandıkları istekleri bile genelde hayali düzen tarafından programlanmıştır.”
Kitabın ilgimi çeken bir diğer konu başlığı ise mutluluk oldu. Hiçbir şeyden mutlu olmayan ya da her şeyden mutlu olan insanların beyinlerindeki kimya farklılığını öğrenmek kendime ve etrafıma olan bakış açımı değiştirdi.
Van Gogh’u Anlamak
Hayatı hakkında en çok film yapılan ressamlardan biri de Vincent Van Gogh. Geçen eylül ayında vizyona giren ‘At Eternity’s Gate’ (Sonsuzluğun Kapısında) eleştirmenlerden tam not aldı. Film, ressamın son yıllarını anlatıyor.
Son derece trajik bir yaşam öyküsü olan Van Gogh, öldüğünde sadece 37 yaşındaydı. Şimdi eserlerine paha biçilemiyor ama hayattayken sadece tek bir tablosu satılabilmişti.
Onun ruhundaki gelgitleri ve hatta neden kulağını kestiğini anlayabilmek için en iyi yol, kardeşi Theo’ya yazdığı mektupları okumak.
Kendisinden kısa süre sonra Theo’nun da vefat etmesiyle bu mektuplar bir kitaba dönüştü. Yapı Kredi Yayınları’dan çıkan ‘Theo’ya Mektuplar’ (Letters of Vincent Van Gogh) Pınar Kür gibi bir ustanın çevirisiyle okuyucuya ulaşıyor.