Her bir kitap benim için bir sonra okuyacağım kitabın anahtarı olur. Bir kitap bittiğinde sonraki kitabın ne olacağını bana o söyler. Tıpkı Yılmaz Özdil’in ‘Mustafa Kemal’ kitabında olduğu gibi.
‘Beyaz Zambaklar Ülkesinde’ ile ‘Mustafa Kemal’in sayfalarında tanıştım. 1923’te Rus yazar Grigory Petrov tarafından kaleme alınan kitap, Atatürk’ün tüm öğrencilere tavsiye edilmesini ve özellikle askeri okullarda zorunlu olarak okutulmasını istediği bir esermiş.
Finlandiya’nın bir avuç insanın çabasıyla nasıl kalkındığını anlatan kitabı soluksuz bitirdim.
Azim ve çalışkanlıkla insanların önce kendilerini sonra çevrelerini nihayetinde de tüm bir ülkeyi değiştirebiliyor olması umut verici.
Kitapta altını çizmediğim sayfa yok denecek kadar az. Onlardan birini aradaki cümleleri atlayıp kısaltarak sizinle paylaşmak istiyorum:
“Aydın olmak, modaya uygun elbise giymek demek değildir. Okumuş insanlar, halkın aklını geliştirmek, vicdanını uyandırmak ve halk idaresini güçlendirmekle yükümlüdür. Köylüleri, işçileri ve toplumun aşağı tabakasını nasıl daha iyi yaşayabilecekleri konusunda eğitin. Halka hayatın değerini anlamayı ve onu korumayı öğretin. Unutmayın ki halkın cahilliği, kabalığı, sarhoşluğu, hastalıkları, yoksulluğu sizin ayıbınızdır.”
Her birimizin okuması gereken ‘Beyaz Zambaklar Ülkesinde’ bir başucu kitabı.
★★★
Bir başka başucu kitabı ise Türkçesi 2014’te yayınlanan ‘Haberler’ (The News).
Hayatın olağan akışını felsefeyle yorumlayan ve Avrupa’da kendisine ‘gündelik yaşamın filozofu’ denilen Alain De Botton ‘Haberler’ kitabında magazinden ekonomiye kadar haberlerin üzerimizdeki etkisini anlatıyor.
Televizyonda ‘katil kim’ programlarının reytinglerin zirvesine neden ve nasıl yerleştiğini merak edenler için iyi bir rehber. Normalde yüreğimizin kaldıramayacağı felaket haberlerinin aslında moralimizi düzelttiğini ve tüm bu yaşananlar bizim başımıza gelmediği için içten içe keyiflenerek izlediğimizi biliyor muydunuz?
Peki ya ünlü isimlerin özel hayatına duyulan ilginin sebebini?
Hepsini tek tek anlatıyor Botton hem de örneklerle.
Bu kitabı okuduktan sonra emin olun hiçbir haber sizin için sadece bir haber olarak kalmayacak, kendinizi tanımanızı sağlayacak.
★★★
Kendinizi tanımak demişken ve eski ama güncel kitaplardan giderken bir başucu kitabı daha… Engin Geçtan’ın ‘İnsan Olmak’. Ben ilk kez 1995’te okudum ve kitap bugün hala çok satanlar arasında.
Ortalama bir insanın davranışlarının andındaki dinamikleri anlatan ‘İnsan Olmak’ bir psikiyatri profesörü tarafından yazılmış olmasına rağmen dili son derece yalın.
Birkaç yılda bir kitabı yeniden elime alıyorum ve her seferinde bir başka cümlenin altını çiziyorum. Yılların beni ve olaylara bakış açımı nasıl değiştirdiğini görmem açısından da çok faydalı oluyor.
Bu sene şu cümlenin altını çizdim: “Dünyada iki tür insan vardır. Yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler.”
Her birimizin yaşama keyifle katılması dileğimle…