Takvimlerde bir ağustos ayını daha devirdik. Ama Ege, özellikle de güneyindeki sahillerini, koylarını, mağaralarını, dağlarını, aktivitelerini kucak dolusu açarak misafirlerini karşılamayı bekliyor. “Yaz tatilinden de bir şey anlamadık, bi’ Ege’ye kaçsak mı?” ya da “Ege’nin en iyi zamanı aslında eylül ve ekimdir” diyecek olanlar, sonbaharla lezzetlendirilmiş Ege rota notları aşağıda!
Bördübet Koyları
Gökova körfezinin en sonunda yer alan Bördübet’in bir rivayete göre ismi, bölgedeki bol kuş çeşitliliğinden de dem vurarak İngilizce’de kuş yatağı anlamına gelen “Birds bed” kelimesinden gelir denir. Bu hikayenin en doğru halini kimseye teyit ettiremedim ama emin olduğum bir şey var; eylül geldi mi buraların havası da suyu da limonata oluyor! Özellikle bakir ve tesis olmayan onlarca koyu, virajları devire devire, hayranlıkla ziyaret edebilmeniz mümkün. Konaklama imkanları ise iyi alternatifli. Biraz daha özel bir tatil yaşamak için Goldenkey Bördübet, doğanın eline doğmuş bir tesis. Ada bölümündeki restoranda yaptıkları lahmacunu için bile burayı ziyaret edenler var! Amazon ise daha genç, özgür ve doğayı içine çekmek isteyen ruhlara hitap ediyor.
Datça Koyları
Datça merkezden başlayarak, yarımadanın güney sahillerinde araçla tur yapmaya kalktığınızda “ya buraya gelmek de amma zor, ama bir o kadar da güzelmiş.” dedirten bakir doğaya hayran kalıyorsunuz. Sabah Datça’da güne uyandıktan sonra, konaklama için Villa Aşina çok keyifli bir yerdir, hemen merkezde denize girip yüzünüzü yıkayabileceğiniz gibi araçla çok kısa bir yolculuk yapıp, tüm günü doldurabileceğiniz Kargı’ya ulaşabilirsiniz. Merkez ile Kargı arasındaki Taşlık plajı ise meraklısına bonus! “Ben bu kadar yakınlarda olmayayım, biraz yol yapmaktan zarar gelmez” ekibindenseniz o halde istikamet Kurubük. Çok popüler olmayan bu bölge bizim de favorimiz. Yanına deniz gözlüğünü almayanın vay haline! Türkiye’de su altı kayalarının ve canlılarının bu denli yüzünüze vurduğu bir noktayı kolay kolay rastlayamayabilirsiniz. Kayalıklar, mercanlar, yengeçler, balıklar, sualtı çayırları… Ne ararsanız var! Buradaki molanın ardından Palamutbükü’nde sahildeki işletmelerde geç öğle yemeği ve deniz molası vermek mümkün. Teyzelerin kırdığı bademlerden almayı ve keçi sütünden yapılan Palamutbükü usulü dondurmadan yemeyi ihmal etmeyin. Güneş batırmak için hala vakti olanları ise ufak bir yolculukla Knidos antik kenti bekliyor. Küçük piknik çantaları yapıp gelmiş olanları görürseniz dertlenmeyin diye bu uyarıyı da şimdiden yapıyorum. Keyfe keyif katmak bizim işimiz!
Kumlubük
Bu sene yangınlarda çok önemli bir kısmı zarar gören Marmaris’in kara ulaşımı olmasına rağmen en bakir koylarından biri olan Kumlubük, hem tertemiz denizi hem de düzgün işletmeleriyle her zaman gönlümüzde ayrı yerdedir. Sahilde yer alan Villa Florya otel, özel plajıyla tam bir kafa dinleme yeri. Kumlubük’ün tepelerinde yer alan Dionysos otel ise, keyif düşkünlerinin Türkiye’de ziyaret ettikleri en özel tesislerden biri. Sahipleri Rim ve Ahmet Şenol çiftine hayran kalmamak elde değil.
Sarsala
Gökova’yı aştınız ve Fetihye tarafındasınız, günübirlik bir şeyler mi yapmak istiyorsunuz. O zaman Sarsala koyu çok iyi bir alternatif. Buraya kendi aracınızla gelebiliyor ve tüm gün plajından yararlanabiliryorsunuz. Yakındaki koy ve büklerdeki restoranlara, onların tekneleri ile de ulaşabilmek mümkün.
Yanıklar
Fethiye’yi sevsem de kendi içinde bir hengamesi ve dinamiklerine kendimi kaptıramadığım bir hızı olduğundan kendime alternatif bir Fethiye buldum. Hem de merkezden sadece 20 dk. uzaklıkta, Yanıklar köyünde. Sahilindeki Yonca Lodge, kendi plajı olan, yemekleri aile işletmesi tarafından özenle hazırlanan bir ekoturizm işletmesi. Burada plan yapmadan günü geçirmek mümkün. Sıkıldınız mı; atlayın aracınıza, doğru Yeşilüzümlü köyüne. Nisan aynıda kuzugöbeği mantarı festivali yapılan köyde mantarlı pide yiyebilmeniz mümkün. Merkeze mi gitmek istediniz, hemen 20 dk. uzaklıkta. Bunları yapmadan, sakince bir hafta sonu mu istiyorsunuz, kilometrelerce uzunluktaki Yanıklar plajında yürümek, en iyi kafa boşaltma aktivitesi.
Bir de bu sene ne yapın edin şu ikisini ihmal etmeyin; yol kenarındaki balcılardan küçük bir kavanoz dahi olsa bal ve bahçelerden yeni toplanmış zeytinlerden sıkılan erken hasat zeytinyağlarından almayı… Bu yaz oralar için çok keyifsiz geçti. En ufak bir destek bile insanın içini ısıtır. Hem evinize döndüğünüzde damağınızda Ege’nin tatlarını anımsatacak şeylerle karşılaşmak fena mı olur! Yeni baharda yeniden görüşmek üzere güzel Ege!