Belli bir yaşa gelmiş insanların, emekli olmuş çiftlerin gezme yöntemi (bilerek ‘gezi aracı’ demiyorum) olarak görülen ‘cruise’lar, aslında daha geniş bir yaş kitlesine de hitap edebilir mi? Belki de eder… Çocuklu aileler için kurtarıcı olabilir mi? Tatilde çocuklardan uzak olmak isteyenler için uygun mudur? Geçen baharda Arkas Turizm aracılığıyla ünlü MSC Divina adlı cruise gemisiyle yaptığımız Cenova-Roma-Marsilya seyahati sonrasında o kadar çok kişi, “Gidilir mi, gidelim mi ne diyorsunuz?” sorusunu sordu ki notlarımı yazdım. Kısa kısa notlar yazdım ki bakın karşılaştırın size göre mi karar verin…
Önce Sıkıcı Mevzular; Giriş-Çıkış, Bilet
1- Öncelikle bu işler ‘tursuz’ bana zor geldi, eminim ki yapılıyordur bir şekilde ama bir grupla birlikte olmak bu tür seyahatlar için avantajlı görünüyor.
Misal, biz seyahatimiz gereği Cenova’daki limandan yolculuğa çıktık. İstanbul’dan İtalya’da mesela bir havalimanına gitmek kolay da, sonrasında limana transfer ve gemiye giriş bir deneyim gerektiriyor. Görevliler insanları gruplandırıp, numaralar verip o numaralarla hareket etmelerini sağlıyorlar. Rehber de ilk baş dönmesini önlemiş oluyor.
2- Biz, dediğim gibi Arkas Turizm ve rehberimiz Gökhan Aras ile hareket ettik. Rehberin baya bilgi vermesi gerekiyor ki gemide rahat hareket edilsin. Çünkü ‘acayip kurallı’ bir sistem işliyor. Rehberin gruplara tek tek o bilgileri anlatması şart. Gökhan bize çok net ‘Cruise’a binmenin 101’i dersi verdi.
3- Bavul… Limana vardığımızda otobüs duruyor, büyük bavulu olanlar ve bavullarını vermek isteyenler bavullarını oradaki görevlilere teslim ediyor. Büyük bavullar isim kartlarıyla birlikte ayrı gidiyor. Uçağa biner gibi, kabin bavulu olanlar yanlarına alabiliyor. Ama genel olarak gördüğüm küçük bavulun avantaj olması. Özellikle çıkarken. Mesela geziniz bitti, sabah gemiden ayrılacaksınız, gece 1.30’da en geç bavulunuzu kapınıza bırakmak zorundasınız ki görevliler gece onları toplayıp siz çıkmadan araçlarınıza göndersin.
4- Bilet dediğimiz şey pasaportumsu bilgiler içeren, en az 10 sayfadan oluşan A4 kağıtlar. Grubunuzla hareket ederek bunlarla birlikte gemiye biniyorsunuz. Fotoğrafınız da çekiliyor. Sonrasında da bir otel ya da ATM kartını andıran kart veriliyor. Bu çok önemli. En önemli şey hatta! O kart sizin gemi içindeki paranız, kimliğiniz, oda anahtarınız, giriş-çıkış için gerekli olan en önemli şey. Onsuz ‘hayatta’ gemiden indirmiyor ve bindirmiyorlar. İkinci bir kart çıkarmanıza da izin vermiyorlar. Kartlar görünüşte aynı da olsa, içeriği sizin aldığınız pakete göre değişiyor.
5- Görevliler giriş-çıkışta oldukça sıkı. En önemsenen şeylerden biri hemen girişte yapılan güvenlik tatbikatı acil durumlarda kullanılacak güvenlik ekipmanı ile tahliye prosedürlerinni tanınması için bir güvenlik tatbikatı ve 6 dilde brifing veriliyor.
Ortam Nasıl, Eğlence Var Mı?
6- Kimler, kimler… Özellikle ‘teenage’ gençler: Esas içerdeki atmosferden bahsedeyim. Dünyanın dört bir yanından onlarca kişi var. İlk önce çok kişi ve çok yabancı gibi geliyor. Ama kısa süre sonra tanıdık yüzler oluşuyor. Yaş ortalaması hiç sandığım gibi değil. 30-40 yaş grubu da, 60 ve 70 yaşlarındakiler kadar çok. Ve bir de ‘teenage’ mevzuu var. Bizim seyahatimizde o kadar çok 13 ile 18 yaş arası genç vardı ki şaşırdık. Havuzlar, diskolar, gösteriler onlarla dolu. Sonra onların ve ailelerinin ne kadar şanslı olduğunu düşündük. Aileler için şu: Çocukları bir gemi içinde, hem yakınlarında kontrol altındalar, hem de özgürler… Kızlı-erkekli bakışmalı, dondurma yemeli, danslı, yüzmeli eğlenceler gırla. Şovlara gidiliyor, birlikte yemekler yeniyor.
7- Küçük çocuklu aileler: Rehberimize, bu turu daha önce yapanlara sordum. Onlara göre özellikle çocuklu aileler için biçilmiş kaftan cruise gezisi. Çok yer gezmek isterken, bir taraftan da o çocuk arabasını indir kaldır, güvenlik kontrolünden geçir, her havalimanında yapmak istemiyorlar. Alan geniş ve her şey ellerinin altında. Her yaştaki çocuklar için özel olarak tasarlanmış pek çok tip, açık ve kapalı oyun alanları var. Bazı bakıcılı aileler çocukları ve bakıcılar için ayrı oda tutup, kendileri şehir şehir geziyormuş. Bak bak:) (Tabii daha sonraki bir cruise gezimizde anladım ki bu MSC Divina için özellikle geçerli, çünkü, büyük ve planlı.)
8- “Aman küçük çocuklar bizden uzak olsun” diyenler: Sizin için de çok uygun, çünkü bir şekilde çocuk alanları ile yetişkin alanları kesişmiyor desem yeridir. 5 yıldızlı oteller gibi havuzda güneşlenir ya da yemek yerken “Aaaaannneeeee” diye bağıran bebeler görmüyorsunuz. (Aynısını bir kez daha tekrar edeyim, sonraki bir cruise gezimizde anladım ki bu MSC Divina için özellikle geçerli, çünkü, büyük ve planlı.)
9- Limanlara giriş ve çıkışlar deniz seven benim gibiler için çok keyifli. İnsanı, uzak yol deniz seyahati anlatan romanlarda gibi hissettiriyor.
10- Hangi oda?: Bütün odalar denize bakıyor doğal olarak ancak bence ‘kıç’ tarafındaki odalar bir başka… Daha keyifli. Ben bütün seyahat boyunca hafif soğuk da olsa balkon kapısını aralık bırakarak deniz sesi, kokusu ve serinliğiyle uyudum. Kalkınca balkon demirlerindeki tuzu görmek çok hoş.
11- Her zaman daha lüksü vardır?:): Bu arada bizim yolculuk paketimiz kendi bulunduğumuz alanda her türlü lokanta ve hizmeti içeren türden idi. Ama tabii ki daha lüksü de var. Geminin ön kısmındaki özel bölüm MSC Yacht Club, özel üyeler için. Özel bir lounge alanı, özel bir güvertesi, ayrı restoranı ve 24 saat butler hizmetiyle daha lüks bir konaklama imkânı sunuyor. Burayı içeren bir paket satın aldıysanız, hem bizlerin bulunduğu her yere serbest geçiş hakkınız var, hem de bir gemi odasından çok, lüks bir ev konforu yaşatan özel odalarda da konaklayabiliyorsunuz. Buranın özel bar ve eğlence alanları da var.
12- İnternet…: Kendi internetiniz de olsa, full internetli cruise paketi de alsanız bazı yerlerde -geçtiğiniz bölgeleri, denizin ortasını kastediyorum- internet çekmiyor ya da iyi çekmiyor. Limanlarda ise şahane tabii. Bu arada gemide internet alanları olduğunu söylediler ama ben denemedim.
13- Yemek: Gemide en iyi şeylerden biri yemek. Kahvaltıdan gece büfesine kadar, İtalyan, Uzakdoğu, Akdeniz ve diğer dünya mutfaklarından lezzetleri tadacağınız, her gün ayrı seçenekleri olan mönüler ve açık büfeler var.
Aldığımız paketlere göre yeme içme salonlarına dahil olabiliyorsunuz. Herkesin kullanabildiği açık büfe yemek salonları bile gayet yeterli. Hatta ben klasik oturmalı, ‘giriş, gelişmeli, sonuçlu’ yemek de yedim ama bir şekilde denizi izleyerek oturabildiğim açık büfe salonlar daha iyi geldi. Bir de pizza biraz güzeldi! Üç günde kaç pizza yemişimdir bilmiyorum! Baya geniş bir mönü; yiyecek ve içecek seçeneği geniş. Söylediklerine göre gemide 24 saatin 20’si yemek servisi var bir şekilde.
Gemilerin bir çoğunda, hemen hemen her departmanda bir veya iki Türk personele yer veriliyor. Mutfakta da Türk aşçı bulunuyormuş. Türk garson ya da Türkçe mönü ile yabancı dil bilmeyen yolcular düşünülmüş.
14- Bu arada temalı ve a’ la carte restoranlar da var. Eataly gibi.. Glutensiz beslenenler için de gemide aperatifler, bisküvi, kruvasan, pandispanya ve muffinler var.
15- Geminin içinde neler var?: Kumarhanesinden saunasına, Broadway tipi şovların sergilendiği tiyatro salonundan oyun alanlarına pek çok şey var ama ben atlamayayım diye basın bülteninden aktarayım:
“MSC Cruises’un tüm gemileri gibi ismini ve ilhamını Sophie Loren’den alan Divina’da, Casino Veneziano, Broadway standratlarında Pantheon tiyatrosu, Swarovski taşları ile süslenmiş merdivenleri, sakin Infınıty havuzu ile denizlerin ve ufkun ötesine geçeceksiniz.
450 iç kabiniyle rahatlık ve konforu barındıran MSC Divina, tematik restaurantların yanı sıra Black&White Lounge’dan Sports Bar Bowling’e Golden Jazz Bar’dan The Cigar Lounge’a ve hatta keyifle vakit geçireceğiniz F1 Simülatörüne kadar bir çok eğlenceyi bir arada sunan ortak alanlarıyla öne çıkıyor.”
16- Her şey var da, iyi mi?: Broadway şovları baya iyi. Ben açıkçası otel animasyonundan hallice bir şey bekliyordum. Ama geminin bir ucundan diğerine yürüyerek, gezerken bir kısmını izleyerek fikir sahibi olma şansınız var ya, o pek güzel. Bir bakayım dedim, baya izledim.
17- Peki gittiğin şehri gezebiliyor musun?: Bence bu sorunun tek bir yanıtı yok, tura ve gün sayısına göre değişiyor öncelikle. Bir şehirde kaç saat, gün ve gece mi, sadece gündüz mü kalacağınız çok şey değiştirebiliyor. Tabii iki üç ülkeyi birkaç günde gezebilmek bir avantaj.
18- Peki ya tavsiye: Ben olsam önceden gezip baya görmüş olduğum, ama özleyip de, “Eski gezimizin bir tozunu kaldırsak” dediğim yerlerin olduğu tura giderdim. Misal Roma’da baya vaktimiz de vardı. Ama biz özlediğimiz sokak atmosferini yaşamak, güzel yemekler yiyip, az biraz da alışveriş için kullandık bu vakti. Çok da iyi geldi. Ama müze gezmeyip şuraya buraya da gideyim derseniz bence zor. Marsilya’da da daha önce çok gezmişliğimiz vardı. Keyifli bir yürüyüş yapıp eczaneydi, mutfak gereçleriydi, bildiğimiz dükkânlardan bildiğimiz alışverişleri yaptık.
19- Fiyat ve turlar: Fiyatlar ve tur bilgileri değişiyor, onun için kendinizin bakmasını öneririm. Biz Arkas Turizm aracılığıyla ünlü MSC Divina ile gitmiştik. Turları, İtalya ağırlıklı. Seçtiğimiz paket, ülke ve gün sayısı değişkenleri artırıyor. Biz Mart 2018’de gitmişiz şehirlerde çok para harcamamışız baktım, gemide çok şey olduğu için gerek olmuyor çok.
20- Yine gider miyim?: Gittim, yine giderim. Ama önemli olan kendinize göre ‘cruise’ seçmek bence. Büyük olanlar daha komplike, giriş-çıkış daha planlı ve dolayısıyla daha çok insanlı ve sıralara uymak şart. Ama içerdeki konforunuz daha yüksek, daha yalnız kalabiliyorsunuz.