Ben bu satırlara parmak basmadan yaklaşık iki saat önce, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, nükleer savaş ihtimaline de gönderme yapar biçimde, dünyaya “3. Dünya Savaşı Gerçek Bir Risk” mesajını veriyordu. ( https://www.bbc.com/turkce/61229687 )
Sanat ile insanlık tarihi arasındaki sürgit ölümsüzlük kovalamacası, bu bol trajedi kaynağı, vahim belleğin ister etnik, ister millî, isterse inanca dayalı bütün çatışmalarını, kayıpları, ayıplarını, insanın buna haklı tepkisini, edebiyattan görsel sanatlara, mimarlıktan, müziğe, hep kayıt altına almaya çalıştı. Kültür sanat, geleceğin nesilleri adına bizlere her daim barış, kardeşlik dersi vermeye and içti; sayısı binleri aşan müzisyen, yazar, tasarımcı, mimar, heykeltıraş, video sanatçısı ve sahne ile beyazperde figürü, bilhassa ortaya koyduğu resim, heykel, oyun, film ve elbette anıtları ile, o acılar tekrarlamasın diye yaşanan bütün kayıplar için, birer uyarı, yaşayan arşiv ve varoluş, birer ifade kaynağı oldu.
Şu sıralarda, son iki ayı aşkın zamandır dünyanın yüreğini ağzına getiren Rusya-Ukrayna gerilimi de yine dünyanın belli başlı birçok kültür sanat etkinliğinin nabzını, duruşunu, varlığını sorgulayarak, kendini mümkün olan en hızlı, dürüst ve kapsayıcı biçimde ifade edebilmesine vesile oldu.
Sondan başa, yani barışa doğru, sanata gittiğimizde bu kez yine gördük ki, barış yine, birçok kültür ve sanat emekçisini, geleceğin insanlığına sözcülük edebilmek adına bayrak ve köken tanımaksızın ortak bir paydada buluşturdu. Hani her şeyi bu enformasyon ve hatta dezenformasyon selinde kolayca atlayabiliyoruz ya, işte bu yazıda da böylesi değerli projeler, tüm önyargılara, tüm kutuplaşmalara inat, yeniden ibret verebilsin diye, ekrandaki yerini aldı:
Örneğin, daha 10 Nisan 2022’de, İngiltere’nin başkenti Londra’daki Steiner Evi’nde bir araya gelen, Rus ve Ukrayna kökenli müzisyen ve sahne sanatçıları, ifade güçlerini barış için alkışa uğurladı. Dünyaca ünlü Ukraynalı bariton Yuriy Yurchuk, kendisine eşlik eden kemancı Ben Gilmore, tanınmış piyanistler Mikhail Shilyaev ve Olga Jegunova, yine dansçı ve koreograf Kirill Burlov, sahneyi Rus tiyatro ekibi Xameleon ile paylaştı. Sanatçılar o akşam, Rus ve Ukrayna kültür ve sanatını yansıtan ortak bir repertuvar adına izleyici karşısındaydı. Keza aynı akşam, onlar gibi Londralı Rus Müzik Okulu mensubu genç müzisyenler de barış adına omuz omuzaydı.
Yapılan bu etkinlikten elde edilen bilet gelirlerinin tamamı- daha önce Afganistan için de buradaki siviller adına büyük destek veren- DEC kısa isimli sivil toplum yardım organizasyonu için değerlendirildi. DEC ayrıca, benzer niyetli bir büyük konseri daha, 30 Mart 2022’de yine İngiltere, Birmingham’da düzenleyerek, Eurovision birincisi, Ukraynalı sanatçı Jamala’nın da birçok sanatçıyla canlı sahne aldığı bu girişimden Ukrayna halkı yararına dile kolay, bir akşamda 13.4 Milyon sterlin bağış elde etti. Öyle ki, DEC’in mevcut sivil toplum girişimi, 21 Nisan 2022 itibariyle, 300 milyon sterline ulaştı ve bu vesileyle Cambridge Dükü ve Düşesi, kurumun merkezine bir tebrik ve takdir ziyaretinde dahi bulundu. ( https://www.dec.org.uk/appeal/ukraine-humanitarian-appeal )
Kültür sanatın bu krize dönük refleksi, elbette bununla da sınırlı olmadı. Dünyaca ünlü müzik topluluğu Pink Floyd, yeniden stüdyoya adım atarak, bir konserlerinde ‘Ön Grup’ üyesi olarak mikrofonda hazır bulunan, şu sıralarda ise yurdunu savunan Andrei Klyuvniek adlı bir Ukraynalı müzisyenden aldığı ilham ve yoldaşlık duygusuyla, yaklaşık 30 yılın ardından bu müzisyenin ‘Hey Hey, Rise Up’ isimli bir parçasını / single ( https://www.youtube.com/watch?v=7otpIF8TcgE ) kendi yorumuyla kaydetti. Yine bu parçanın telifi de aynı maksada hizmet etti, ediyor…
Ama Pink Floyd demişken, topluluğun kurucu, eski üyesi Roger Waters da, ‘The Gunner’s Dream’ / ‘Silahşörün Düşü’ isimli parçasının yeniden kaydı vesilesiyle, dokuz yaşındaki Ukraynalı bir hayranı olan Alina Mitrofanova’nın kendisine ilettiği açık mektuba (https://www.rollingstone.com/music/music-news/roger-water-russia-ukraine-1319000/) her zamanki barışçıl isyankârlığı ile, hiç kayıtsız kalmadı.
Öte yanda, dünya güncel sanat sahnesinin en kıdemli organizasyonlarından sayılan ve Türkiye’den, Bige Örer küratörlüğünde Füsun Onur’la temsilin onurunu yaşadığımız, 22 Kasım’a değin yer alan 59. Uluslararası Venedik Bienali’nde ise, Ukrayna ile dayanışma gösteren pek çok sanatçı, ‘Piazza Ukraine’ isimli, Ukrayna Acil Sanat Fonu ve Viktor Pinchuk Vakfı’nın da desteğini ardına alan bir ‘son dakika’ projesi ortaya koydu. Giardini’ye gelen bu (https://www.washingtonpost.com/arts-entertainment/2022/04/16/venice-biennale-ukraine-artists/ ) projeye, Turner ödüllü sanatçı Damien Hirst’ten, yaşamı ve çalışmalarını Lviv-Ukrayna’da sürdüren anonim sanatçı ‘Kinder Album’a (https://kinder-album.com/about/ ) kadar birçok sanatçı destek verdi.
Elbette bunlar olurken, Rusya pavyonunda proje ortaya koymaları beklenen sanatçılar Alexandra Sukhareva ile Kiril Savchenkov, küratör Raimundas Malasaukas ile, bu sorumluluktan daha krizin ilk günlerinde kendi rızalarıyla çekildi. Konuyla ilgili uluslararası basına bir demeç veren küratörün tepkisi, tek cümleyle ibretlikti: “Bu savaş, siyaseten ve duygusal açıdan, dayanılır gibi değil.”
Diğer yandan, koruma ve dayanışma adına önü kum torbalarıyla çevrili Ukrayna pavyonunda, 63 yaşındaki sanatçı Pavlo Makov’un Kiev’in savaş ortamından küratör Maria Lanko tarafından şubat ayında bagaja konularak ‘sağ çıkarılan’, ve Makov’un ‘İnsanlık ve demokrasinin tükenişi adına bir metafor,’ ifadesini BBC’ye kullandığı 1996 tarihli ironik ( https://www.bbc.com/news/entertainment-arts-61186014 ) yapıtı ‘Bitkinlik Çeşmesi’yle yer aldığı bienalde, daha önceki yıllarda Rusya’yı temsil etmiş bir sanatçının da, kendisini teşhir yoluyla yazılı olarak ülkesini protestosu, kimsenin kayıtsız kalmadığı diğer örneklerden biri oldu.
Hal böyle iken, Contemporary Istanbul Vakfı da Ukraynalı çocuklar ve aileleri için “Make Art For Peace / Barış için Sanat Yap” projesi ile, İstanbul Zeytinburnu’ndaki Fişekhane Camlı Galeri’de olmak adına, güç birliği içine girişiyor. Uluslararası sanatçıları Ukraynalı meslektaşlarıyla buluşturan Istanbul Artist Residency ve yine Ukraynalı küratör Polina Somochkina iş birliğiyle düzenlenen etkinlik, sanatçıların katılımıyla, Ukraynalı çocuklara bağış topluyor.
Yerli ve uluslararası sanat koleksiyonerleri, sanatçılar, kuruluşlar, sosyal girişimciler ve diplomatik misyon temsilcilerinin katılacağı etkinlikte, Bilkent Senfoni Orkestrası’ndan Yevgeniy Kostrytskyy ve Rustam Rahmedov’un da performansı ile yer almaları bekleniyor. 11:00-19:00 saatleri arasında gerçekleşecek, 28 Nisan-1 Mayıs tarihleri arasında izlenecek sergideki gelirin tamamının ise, UNICEF’e bağışlanması hedefleniyor. İlgilenenler, sergi kataloğuna böyle de (https://stock.setrow.com/photo/2546/files/MAFP.pdf ) ulaşabilirken, sergiye destek amaçlı bilet satın almak için, bu adres geçerli tıklayınız.
Sondan, başa, barışa doğru sanata demişken, tüm bu gelişmeler aklıma çok kıymetli bir projeyi daha getiriyor. Londra’daki Kraliyet Savaş Müzesi’nin 23 Mart ve 28 Ağustos 2017 tarihleri arasında düzenlediği ‘Halkın Gücü: Barış için Savaşmak’ ( https://www.iwm.org.uk/sites/default/files/press-release/People%20Power%20Fighting%20for%20Peace_Press%20Release.pdf ) sergisi, 1’nci Dünya Savaşı’ndan günümüze, savaş karşıtlığının kültür ve sanattaki yansımalarını kayıt altına almış olması bakımından, ürperten bir öngörüyle ne yazık ki yeniden hatırlanmayı, sonuna kadar hak ediyor.