Türkiye yüzölçümünün %92’si deprem bölgesinde yer alıyor. Geçtiğimiz yılın başında Elazığ’da ve Ekim ayında İzmir’de meydana gelen depremler bu gerçeği hepimize bir kez daha hatırlattı. Özellikle ülkemiz sınırlarının dışında yaklaşık 100 km uzakta meydana gelen depremin, çok yakınımızda, İzmir Bayraklı’da can kayıplarına neden olması, yıkıcı olanın aslında deprem değil, düşük kaliteli yapılar olduğunu tekrar gözler önüne serdi.
Hafif Binalar Depreme Karşı Neden Daha Dayanıklı?
Çarpık şehirleşme sorununu çözmek ve yapı kalitesini arttırmak için son yirmi yılda çok sayıda yasal düzenleme getirildi. Özellikle de “Deprem Yönetmeliği”nde yapılan değişiklikler sonucunda statik hesaplama yöntemleri ve inşaat teknikleri binaların deprem dayanımlarını artıracak şekilde revize edildi.
Bu hesaplamaların amacını; binaların depremle karşılaştığı anda maruz kalacağı kuvvetleri hesaplamak ve yapıyı bu kuvvet büyüklüklerine uygun tekniklerle inşaa etmek olarak açıklayabiliriz. Statik hesaplamalarında dikkate alınan en önemli faktör ise inşa edilecek yapıların ağırlığı. Binalar ne kadar ağırsa, deprem esnasında o kadar fazla yatay yüke maruz kalıyorlar. 1999 Gölcük depremiyle ilgili yapılan araştırmalar, binaların deprem sırasında ağırlıklarının % 40’ına varan seviyede yatay yüke maruz kaldıklarını, taşıyıcı ve temel sistemleri bu yükü kaldıramayan binaların ise yıkıldığını veya zarar gördüğünü gösterdi.
Deprem güvenliğini sağlamaya yönelik modern inşaat tekniklerinin kullanılmaya başlaması, binaları hafifletme ihtiyacını ve arayışını getirdi. Standart bir binada ağırlığın %65-70’i beton ve demir malzemelerinden oluşuyor. Duvarlar, döşemeler, kapı-pencere doğramaları gibi diğer malzemeler ise inşaat ağırlığının %30-35’ini teşkil ediyor. En büyük ağırlık kalemi olan betonarme kısımlar, aynı zamanda yapının taşıyıcı sistemlerini oluşturduğundan beton ve demir ağırlığından taviz verilmesi mümkün olmuyor. Dolayısıyla; binaları hafifletecek en önemli inşaat girdisi duvar malzemeleri olarak karşımıza çıkıyor.
Geleneksel duvar malzemeleri ile yapılmış bir binanın m2 ağırlığı ortalama 1 ton olarak kabul ediliyor. Örneğin; her katında 150 m2’lik 4 daire bulunan 10 katlı bir binanın toplam ağırlığı yaklaşık 6.000 ton civarında. Yoğunluğu sadece 350 kg/m3 olan PonceBloc, geleneksel duvar malzemelerine göre çok daha hafif. PonceBloc, düşük yoğunluğu sayesinde, örneğimizdeki gibi bir binanın duvar ağırlığını 909 ton, asmolen tavan ağırlığını 360 ton olmak üzere toplam bina ağırlığını %20 oranında hafifletebiliyor. Dolayısıyla; PonceBloc ile yapılan binalar deprem sırasında daha az yatay yüke maruz kalıyor ve deprem güvenliğini artırıyor.
Depremler engellenemez ancak kötü sonuçlarının önüne geçilebilir. PonceBloc, bu farkındalık ve bilinçle hareket ederek binaları hafifletmeyi ve yapı kalitesini arttırmayı sosyal sorumluluk olarak görüyor.