Çağımızın Düşmanı: Mezenformasyon

Dünyanın neresinde olursanız olun, bilgi parmaklarınızın ucunda…. Dünyanın üçte ikisinden fazlası cep telefonu kullanırken internet kullanıcısı sayısı ise 5 milyarı aşmış durumda.

Digital 2022 raporuna göre sosyal medya kullanıcılarının sayısı şu anda dünya nüfusunun yüzde 58’inden fazlasını oluşturuyor. Pandemi nedeniyle insanlar sosyal medyada daha fazla vakit geçirirken geçtiğimiz yıldan bu yana 424 milyon yeni kullanıcı (yüzde 10’dan fazla artış) eklendi. Şu anda dünya çapında 4,62 milyar sosyal medya kullanıcısı bulunuyor. Her gün 500 milyon tweet atılıyor.

İşe internetin artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğunu kabul etmekle başlayalım. Yalnızca bir dakika içinde internette üretilen data baş döndürücü şekilde bizleri bilgi bombardımanına tutunca bu işin avantajı olduğu kadar dezavantajlarını da yaşıyoruz.

Artık asıl mesele bilgi tsunamisi altında, bilgiyi filtrelemek, ihtiyaç duyulan bilgiye ulaşmak ve bilginin doğruluğunu teyit edebilmek… ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, sosyal ağlarda düşük ya da yüksek kaliteli bilginin yayılım açısından başarılı olma şansı aynı… Bu durum da hangi bilginin gerçek ya da faydalı, hangisinin kullanışsız ya da sahte olduğunu tespit etmemizi zorlaştırıyor.

Doğru bilgiler sağlıklı kararları, yanlış bilgiler hatalı kararları beraberinde getiriyorsa, demek ki artık asıl mesele bilginin üretilmesinden ziyade yaşanabilir bir dünya için insanlığa fayda sağlaması haline geldi.

Henüz 10 gün önce dünyanın gördüğü en büyük afetlerden birini ülkemizde yaşadık. Canımız o kadar yandı ki bir çoğumuz belki sağlıklı düşünemedik, durup düşünmeden davrandık… Bir yandan faydalı bilgi paylaşımlarının getirdiği çözümlere, yardımların bir çok kişiye ulaşmasına şahit olurken diğer taraftan yanlış bilgilerin bilinçli ya da bilinçsiz şekilde kontrolsüzce yayılmasına da şahit olduk.

Mezenformasyon Mu Dezenformasyon Mu?

Dezenformasyon çoğumuzun günlük hayatta bile kullandığımız tabirlerden… Çoğumuzun aşina olduğu bir kelime: kötü niyetlerle, kasıtlı olarak insanları yanıltmaya yönelik üretilen yanlış bilgi türüne verilen isim. Yani dezenformasyon, yanlış olduğu bilinerek paylaşılıyor. Ama şimdilerde dezenformasyondan çok mezenformasyonla yani bilginin doğru olup olmadığı bilinmeden, düşünmeden paylaşılan bilgiyle savaşıyoruz.  Geniş kapsamda “mezenformasyon” olarak adlandırılan, yanıltıcı veya alenen yanlış bilgiler, haber kaynağı gibi gözükmeye çalışan internet sitelerinden, siyasi propagandalardan veya anlamlı gibi görünen fakat aslında anlamlı olmayan “sözde derin” araştırmalardan ortaya çıkabiliyor.

Peki…

Yanlış içerikleri yaymamak neler yapabiliriz?

Bu konuda Türkiye’de çok bilinen doğrulama platformu Teyit.org bu işi en iyi yapanlardan. Aşağıda okuyacağınız yedi stratejiyi yayınlayan platformda konuyla ilgili daha bir çok makale bulabilirsiniz.

1. Kendinizi eğitin

Dünya Sağlık Örgütünün “infodemi” olarak adlandırdığı olguya karşı en iyi aşı, dezenformasyon yayan aktörlerin sizi manipüle etmeye çalışmak için kullandıkları hileleri anlamak. Buna yönelik stratejilerden biri “ön çürütme.” Ön çürütme, efsaneleri ve yalanları henüz duymamışken yapılan çürütme türü. Araştırmalar, dezenformasyon hilelerini tanımanın, yanlış haberlerle karşılaştığınızda onları fark etmenize yardımcı olabileceğini ve sizi bu hilelere karşı daha dirençli hale getirdiğini ortaya koyuyor. Cambridge Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, “Bad News” isimli bir oyun geliştirdiler. Çalışmalarına göre bu oyun, oyuncuların yanlış bilgileri tespit etme becerisini artırıyor.

Oyunların yanı sıra, internet ve sosyal medya platformlarının nasıl çalıştığı hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Bu sayede, sizi manipüle etmek isteyen kişilerin kullanabileceği araçları daha iyi anlamış olursunuz. Ayrıca, sağlıkla ve bilimsel konularla ilgili yalanlara ve yanıltıcı açıklamalara karşı direncinizin artmasına yardımcı olabilecek bilimsel araştırma ve kanıt standartları hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

2. Zafiyetlerinizi tanıyın

Ön çürütme yaklaşımı siyasi yelpazedeki tüm insanlarda işe yarıyor. Fakat yanlı olduğunun (taraf tuttuğunun) farkında olan insanlara kıyasla yanlılıklarını hafife alan insanlar, yanıltılmaya daha açıklar.

Araştırmalar insanların, mevcut görüşleriyle uyumlu olan yanlış bilgilere karşı daha savunmasız olduğunu ortaya koyuyor. Kişi hali hazırda sahip olduğu görüşlerini doğrulayan bilgilere inanmaya eğilimli olduğundan, buna “doğrulama (teyit)  yanlılığı” deniyor.

Burada öğrenmemiz gereken şey, hemfikir olduğunuz veya kendinizi yakın bulduğunuz gruplardan veya insanlardan (siyasi, dini, etnik köken veya uyruk gibi ortaklıklar) gelen bilgilere bilhassa eleştirel yaklaşmak. Diğer bakış açılarını ve konuyla ilgili diğer kaynakları araştırmayı unutmayın.

Yanlılıklarınızın ne olduğu konusunda kendinize karşı dürüst davranmak da fazlasıyla önemli. Birçok insan başkalarının taraf tuttuğunu varsayıp kendilerinin yanlı olmadığına inanıyor ve başkalarının yanlış bilgi paylaşma ihtimalinin, kendilerinden daha yüksek olduğunu düşünüyor.

3. Kaynağı değerlendirin

Medya kuruluşlarının da yanlılıkları var. Medya Yanlılığı Grafiği, en çok ve en az partizan kaynakları ve bu kaynakların gerçekleri haberleştirirken ne kadar güvenilir olduklarını açıklıyor.

Haberlerin internetteki farklı sunuluş şekillerine karşı ne kadar savunmasız olduğunuzu görmek için de “Fakey” adlı internet oyununu oynayabilirsiniz.

Haber tüketirken, kaynağın ne kadar güvenilir olduğunu ya da güvenilir olup olmadığını öğrenin. İçgüdülerinize güvenmekten ziyade, kime ve neye güvenebileceğinizi öğrenmek için daha az yanlı olan ve daha fazla gerçeklere dayanan diğer kaynakların haberlerini kontrol edin.

Ayrıca, dezenformasyon yayan bazı aktörlerin, gerçek haber kaynaklarına benzeyen sahte siteler oluşturduğunu unutmayın. Bu nedenle hangi siteyi ziyaret ettiğinize dikkat edin. Kendi düşünme süreciniz hakkında düşünebilmek, gerçeği kurmacadan ayırt etme yeteneğinizi geliştiriyor.

4. Durun

Çoğu insan internete, özellikle sosyal medyaya, eğlenmek, bağlantı kurmak ve hatta dikkat dağıtmak için giriyor. Doğruluk, öncelik listesinde üst sıralarda değil. Bununla birlikte, çok az insan yalancı olmak ister ve yanlış bilgi paylaşmanın bedeli bireyler, ilişkiler ve bir bütün olarak toplum için çok fazla olabiliyor. Bir şeyi paylaşmaya karar vermeden önce, durup gerçeğe ve doğruluğa verdiğiniz değeri hatırlayın.

“Paylaştığım şey doğru mu?” diye düşünmek, yanlış bilginin yayılmasını durdurmanıza yardımcı olabiliyor ve paylaşmadan önce başlığın ötesine bakmaya ve muhtemelen de sizi teyit etmeye teşvik ediyor.

Özellikle doğruluk hakkında düşünmüyorsanız bile, paylaşmadan önce durmak, zihninizin duygularınıza yetişmesi için bir şans verebilir. Kendinize bunu gerçekten paylaşmak isteyip istemediğinizi ve nedenini sorun. Paylaşmanın olası sonuçlarının ne olabileceğini düşünün.

Araştırmalara göre çoğu yanlış bilgi hızlı ve fazla düşünmeden paylaşılıyor. Düşünmeden paylaşma dürtüsü, partizan paylaşma eğilimlerinden bile daha güçlü olabiliyor. Kendinize zaman tanıyın. Acele etmeyin. Binlerce kişinin acil haber aldığı, son dakika haberleri yayınlayan bir kuruluş değilsiniz.

5. Duygularınızın farkında olun

İnsanlar genellikle eleştirel düşünme neticesinden ziyade içgüdüler nedeniyle bir şeyler paylaşıyorlar. Son zamanlarda yapılan bir çalışmanın ortaya koyduğu üzere, sosyal medya akışlarını duygusalken inceleyen kişilerin, daha rasyonelken inceleyenlere göre yanlış bilgi paylaşma olasılığı çok daha yüksek.

Özellikle öfke ve endişe, insanları yanlış bilgilere karşı daha savunmasız hale getiriyor.

6. Yanlış bir şey gördüğünüzde harekete geçin

Herkes içinde yanlış bilgiye karşı koyun. İnternette arkadaşlarınıza karşı çıkmak, özellikle tartışma korkusu yaşıyorsanız rahatsız edici olabiliyor. Bir teyit sitesi bağlantısı attığınız kişi, hatasının yüzüne vurulmasından rahatsız olabiliyor.

Fakat gönderideki mantık yürütme sürecini gözden geçirerek neden yanlış olduğuna dair bağlantılar yoluyla karşı delil sunmanın etkili bir yöntem olduğu biliniyor.

“Bu doğru değil,” demek gibi kısa çürütmeler bile hiçbir şey söylememekten daha etkili. Karşıdaki kişiyle alay etmek değil ama mizah da işe yarayabiliyor. İnsanların internette yanlış bilgileri düzeltmesi, sosyal medya şirketlerinin bir gönderiyi şüpheli olarak işaretlemesinden daha çok olmasa da en az o kadar etkili olabiliyor.

İnsanlar algoritmalardan ve botlardan ziyade diğer insanlara daha çok güveniyor; özellikle de kendi sosyal çevrelerindekilere. Bilhassa konuyla ilgili uzmanlığınız veya içeriği paylaşan kişiyle yakın ilişkiniz varsa.

Ayrıca herkesin önünde yapılan çürütmeler, diğerlerinin de paylaşmadan önce daha dikkatli olması gerektiği uyarısında bulunarak ekstra fayda sağlıyor. Yani asıl gönderiyi paylaşan kişiyi olmasa da başkalarını caydırmış oluyorsunuz.

7. Yanlış bilgiye karşı duran birini görürseniz siz de destek çıkın

Diyelim ki birinin, bir haberin yanlış olduğunu belirttiğini gördünüz: “Başkası çoktan söylemiş, benim söylememe gerek yok,” demeyin. Daha fazla kişinin bu gönderinin yanlış olduğunu belirtmesi, yanlış bilgi paylaşmanın genel olarak hoş karşılanmadığı hissini veriyor.

Yanlış bilgiye karşı duranların yanında olun. Eğer destek olmazsanız ve o içerik tekrar tekrar paylaşılırsa, herkes paylaştığı ve çok az kişi buna karşı durduğu için insanlarda yanlış bilgi paylaşmakta sorun olmadığı inancı güçlenir

Yanlış bilginin yayılmasına müsaade etmek, buna daha da çok kişinin inanmaya başlamasını da daha olası hale getiriyor. Çünkü insanlar başta doğru olmadıklarını bilseler bile, tekrar tekrar duydukları şeylere inanmaya başlıyorlar.

Bu işin mükemmel bir çözümü yok. Bazı yanlış bilgilere mücadele etmek diğerlerinden daha zor ve bazı taktikler farklı zamanlarda veya farklı insanlar üzerinde daha etkili. Ancak kendinizi ve sosyal ağlarınızdaki insanları karışıklıktan, aldatmacalardan ve yanlışlardan korumak için atabileceğiniz pek çok adım var.

Kaynak: https://teyit.org/teyitpedia-arastirma-yanlis-bilgiyi-yaymanizi-onleyecek-yedi-yol#1-kendinizi-egitin