Gümüş Dişli, Maskeli, Gizli Sokak Sanatçısı / Demet Cengiz

Yaşlı adam, biraz önce Banksy’nin resim yaptığı duvarın önünde dikilip, “Duvarı boyadın, onun güzel görünmesini sağladın”, der.

Banksy teşekkür ederken yaşlı adam sözlerini şöyle sürdürür:

“Biz bu duvarın güzel olmasını istemiyoruz. Biz bu duvardan nefret ediyoruz. Evine git!”

Banksy’nin Wall and Piece adlı kitabında aktardığı bir anısı… Kim olduğuna dair sayısız teori bulunan Banksy, milyonlarca hayran biriktirmiş olsa da güvenlik konusunu hayli abartmış olan modern insanın sokaktakilere ve sokak sanatına, belki de renklere ve resme tepkisini en iyi özetleyen öyküdür bu. İnsanların güzel şeyler istediği fikrine nereden varıyoruz ki?

Gizli Kimlik Strateji Mi Özgürlük Mü

Şu anda çılgınca bir işe kalkışmış durumdayım. Kimliği gizli birinin yaşam öyküsünü yazacağım. Nerede, ne zaman doğduğunu, hangi okullara gittiğini, aldığı eğitimi bilmiyorum. Ailesi ve geçmişi hakkında kimsenin bir bilgisi yok. İlk grafitileri Bristol metrosunda görüldüğü için, oralı olduğuna kesin gözüyle bakılıyor. Bristol ve Londra hâlâ Banksy’nin en çok eser bıraktığı iki şehir…

Wikipedia’da onunla ilgili kullanılan sıfatlar ise şöyle: Sanatçı, vandal, siyasi aktivist. Hicivli sokak sanatı, yıkıcı epigramlar, kara mizah…

Gerilla taktiği izleyerek ünlendi ancak kimliğini açıklamayı hep reddetti. Bu kimliğini gizli tutma takıntısı (kimilerine göre stratejisi, kimilerine göre danışıklı dövüş, kimilerine göre özgürlük), sanatçının ününe ün kattı. Kim olduğuna dair binlerce teori üretildi, hakkında haberler çıktı, üniversitelerde araştırma konusu yapıldı, suçlu arama teknikleriyle kimliği tespit edilmeye çalışıldı. Pek çok isim zikredildi ve bir kadın olduğu iddia edildi. Banksy’nin aslında tek bir kişi değil bir kadının yönettiği 6 aktivistten oluşan bir grup olduğu da gündemi epey meşgul etti.

İş üstündeyken çekilmiş fotoğrafları ve videoları kendi eliyle yayarak ‘gizli kimlik’ ısrarını bir strateji olarak görenlerin elini güçlendiriyor. En son pandemiden önce Venedik’te kruvaziyer gemilerinin şehre verdiği zarara dikkat çekmek için kurduğu seyyar resim tezgâhını polis gelip kaldırttığında o anları kaydedip paylaşmıştı. Yine şapkalıydı, yine gazete okuyordu, yine yüzü görünmüyordu.

ITV News ise 2003 yılında kaydedilmiş birkaç saniyelik bir röportajı yayımladı. Bristol aksanına sahip, tişörtünü maske yaparak yüzünü kapatan genç grafiti sanatçısının Banksy olduğu iddia ediliyor. Konu Banksy olunca pek çok şey iddianın ötesine geçemiyor zaten.

O ise gizliliğini bir röportajında şöyle açıklamıştı:

“Çirkin suratlarını göstermeye can atan yeterince kendini beğenmiş salak var. Ben sadece iyi görünen resimler yapmaya çalışıyorum, kendim iyi görünmeye çalışmıyorum.”

2003 yılında The Guardian’da yayımlanan Banksy röportajını yapan gazeteci Simon Hattenstone, görünüşü Jimmy Nail ve Mike Skinner arasında bir yerlerde olan genç sanatçının bir gümüş dişi, gümüş zinciri ve gümüş küpeleri olduğundan söz ediyor.

Çekilen bazı videolarda ise alyans taşıdığı görülüyor.

Eserlerini Satmıyor, Sergi Açmıyor

Gerilla taktiği dediysek aklınıza sadece New York’taki MoMA, Metropolitan Sanat Müzesi, Brooklyn Sanat Müzesi ve Doğa Tarihi Müzesi’nin duvarlarına kendi eserlerini asması ve bu resimleri asarken çekilmiş fotoğrafları gelmesin; dünyanın en kronik sorunlarına en sert ve cesur eleştirileri getirebilen bir gizli kahraman o.

Eserlerini satmaktan yana değil. Eserlerini satan bazı kişileri fırsatçılıkla suçluyor. İnternet sitesinde dünyanın farklı şehirlerinde açılan Banksy sergilerini duyurup, hepsinin sahte olduğunu belirtiyor. Eserler gerçek ancak sergiler sahte.

2006 yılında yaptığı ‘Kırmızı Balonlu Kız’ eseri, 2018 yılında bir müzayedede 1.4 milyon dolara satılmasının hemen ardından kendini imha edince dünya basınında geniş yer buldu. Bu çılgın sokak sanatçısı 12 yıl önce, eserinin bir gün çok yüksek bir fiyata satılabileceği ihtimaline karşı çerçevenin içine resmi parçalara ayıracak bir mekanizma kurmuştu. Fakat sanatta fahiş fiyatlara dikkat çekmek için yapılan bu eylem, eserin fiyatının artmasına neden oldu. Çünkü hem ortada bir Banksy eseri vardı hem de esere yönelmiş bir Banksy eylemi. Öte yandan müzayede öncesinde uzmanların çerçeveyi ve resmi hiç incelememiş olması kuşku yarattı.

Dükkân Açtı Ama Kapılarını Açmadı

Ağır kapitalizm eleştirisi yapan Banksy, 2005 yılında Filistin’e gidip duvarlara resimler çizmeyi de ihmal etmedi (Daha sonra birkaç kez bu eylemini tekrar etti). Evlatlık verilmiş Suriyeli bir çocuk olan Apple’ın kurucusu Steve Jobs’ı Fransa’nın Calais şehrinde mülteci gibi resmeden de, 10 İnglitere Pound’unun üzerindeki Kraliçe Elizabeth resmini Prenses Diana ile değiştirip ‘Banksy of England’ yazan da oydu. Hakkında yapılan belgeseli beğenmeyince, Amerika’da yaşayan çılgın Fransız göçmen Thierry Guetta’nın kamerasıyla yıllarca takıntıyla çektiği sokak sanatı, sokak sanatçıları ve Banksy görütülerini birleştirip kendi belgeselini yarattı: Exit Through The Gift Shop.

Belgeselin ana fikri sokak sanatının para için yapılmadığı. Bir başkaldırı olarak süren sokak sanatının, simsarlar yüzünden ‘para makinesine’ dönüştürülmesine her fırsatta karşı çıkıyor.

Pandemi döneminde evinin banyosuna fare resimleri çizdi ve tuvalet kağıtlarıyla enstalasyon yaptı. “Evden çalıştığım da karım bundan nefret ediyor” notuyla sosyal medyada paylaştı. Fareler… Fareleri çok seviyor çünkü hem onların metropollerde yaşayan yegâne vahşi hayvan olduğuna inanıyor hem de insan otoritesini ve hiyerarşiyi reddeden fareleri kendine örnek alıyor.

Ben bu satırları kaleme alırken en son kahraman sağlık çalışanlarına jest yapmıştı. Southampton General Hospital’ın duvarına Batman ve Spiderman’i sepette bırakıp oyuncak bir hemşireyle oynayan oğlan çocuğu resmetti. Büyük bir mücadele veren sağlık çalışanlarının yüzünde tatlı tebessümlere neden oldu.

Croydon’da dükkân açıp, dükkânın kapılarını açmayan, sürekli ‘ters köşe’ye oynayan bir sanatçı o. Sanatçı demişken… Yaptığı eserlerin sanatsal hiçbir değeri olmadığını, basit sokak çizimleri olduğunu, popüler konulara göndermeler yaparak büyük yaygara kopardığını düşünenler de yok değil. Ses getiren eylemleri performans sanatı kriterlerini doldurur mu bilemem ama her zaman dikkat çeken, konuşulan, konuşturan işler yaptığı inkâr edilemez. Şimdi sahip olduğu şöhretle eylemleri çok alkış alıyor ama adı sanı bilinmeyen bir sokak sanatçısıyken çektiği zorlukları bilmiyoruz. Kimliğini bilmediğimiz gibi yürüdüğü karanlık ve ıssız yollardan da haberimiz yok.

Banksy’nin Unutulmazları

Banksy’nin çok ses getiren bazı eylem ve eserleri:

Tate Britain’in duvarına astığı tablo (2003).

Gazze ve Batı Şeria’da duvarlara yaptığı resimler (2005).

Metropolitan Sanat Müzesi’ne illegal olarak astığı yüzünde gaz maskesi taşıyan bir kadının ‘You Have Beautiful Eyes’ isimli portresi (2005).

Kaliforniya’da endsütriyel bir depoda boyadığı fili ‘Elephant In The Room’ adıyla sergiledi (2006).

Disneyland’da Guantanamo kamplarının simgesi turuncu tulum giydirilen bir şişme mankenle yaptığı korsan çekimler (2006).

Paris Hilton’un albüm kapağını değiştirmesi (2006).

Glastonbury Festivalinde seyyar tuvaletlerden oluşan Stonehenge enstalasyonu (2007).

Cardinal Sin, Liverpool’daki Walker Art Galeri’ye bıraktığı büst (2011).

New York’ta endüstriyel hayvancılığı eleştirdiği Siren’s of the Lambs (Kuzuların Sireni) enstalasyonu (2013).

New York Central Park’ta yaşlı bir adamı başına koyduğu tezgâhta eserlerini sadece 60 dolara satışa çıkarması. Müzayedelerde milyonlarca dolar ödemeye gönüllü insanlar varken tüm gün sadece 7 eseri satıldı (2013).