Tüm dünya pandeminin etkisini iyiden iyiye hissetmeye başladı. Hammadde bulmak zorlaştı, çoğu sektörde üretim durdu. Uzmanlar ‘kıtlık gelecek’ diye uyarırken edebiyat dünyasını işin içine katmış mıydı bilmem; ama bu kıtlık en çok kitapseverleri vurdu. Sevdiğim yazarlar maalesef bir bir sustu. Saatlerimi geçirdiğim kitapevlerinin ‘yeni çıkanlar’ ve ‘çok satanlar’ rafları tam bir hayal kırıklığına dönüştü.
O sebepten size, ilk basımı 2016’da yapılmış ‘Aşk Dersleri’ (The Course of Love) kitabını önereceğim. Hem bakın Şubat’tayız. Ayın 14’ünde Sevgililer Günü’nü kutladık. Bence bu kitap bu ay okumak için iyi bir seçim.
Aşkta Aşinalık Ararız
Fikirlerine ve kalemine hayranlık duyduğum Alain de Botton, ‘Aşk Dersleri’nde uzun soluklu bir ilişkide yaşanabilecek tüm sarsıntıları, aşkın bir heves değil öğrenmemiz gereken bir beceri olduğunu anlatıyor. İlk görüşte aşk, cicim ayları ve sonrası, evlilik, çocuklar, aldatma gibi başlıklar altında bir ilişkinin anatomisini tüm çıplaklığı ile gözler önüne seren Botton, aşkı ‘Sevgilinin bizim zayıflıklarımızı ve dengesizliklerimizi düzeltmeyi vadeden özelliklerine duyulan hayranlık’ olarak tanımlıyor. “Aşkta mutluluğu aradığımıza inanırız ama peşinde olduğumuz şey aşinalıktır” diyen Botton, evlilik hakkında da şunları söylüyor: “Evlilik, karşısındakinin kim olduğunu veya olabileceğini bilmeyen iki insanın, tahayyül edemedikleri ve üstünde düşünüp taşınmaktan da itinayla kaçındıkları bir geleceğe kendilerini bağlayarak, umutla, cömertçe ve müthiş bir içtenlikle oynadığı bir kumardır.”
Daha iyi tarif edilemezdi…
Kitapta altını çizdiğim her cümleyi, her tarifi buraya yazmak isterdim ama biliyorum ki herkesin kalemi, içinde kendini bulduğu bir cümlenin altını çizecek.
Benim Evim Neresi
İyi kitap yok, dedim ama aralardan bir iki tane çıkıyor işte. Ben de onları can simidi gibi sarılıyorum. YouTube’a yaptığı programla ve sonra da sunduğu TV programı sayesinde geniş kitlelerce tanınan Uzman Psikolog Gökhan Çınar ‘Benim Evim Neresi’ adlı ikinci kitabını çıkardı.
Çocuklukta yaşanan travmaların tüm yaşamı etkisi altına aldığını seçtiği özenli kelimelerle anlatan Çınar, bir çocuğun dünyasının evi olduğunu anlatıyor ve okuyucuya “Yaşadığımız her hayat doğduğumuz evde başlar. Sen nasıl bir eve, nasıl bir aile doğdun?” sorusunu soruyor. Psikolojiden hoşlananlar için iyi bir rehber kitap.
Adımı Deniz Koydular
Bende de Tsundoku rahatsızlığı var herhalde. Bu kelimeyi Japonlar bulmuş. Tsundoku, okuyabileceğinden çok daha fazla kitap alıp sonra da onu istiflemek anlamına geliyor. (Bir de ‘Bibliomania’ var. Onlar, kitapları okumak için değil, sahip olmak için satın alıyor.) Neyse ki ucundan kıyısından Tsundoku olmuşum. Yoksa etrafımdaki insanlar, Arkas News’un da yazarı olan Demet Cengiz’in son kitabı ‘Adımı Deniz Koydular’ı yere göğe koyamazken kitabı kütüphanemden indirip okuyabilir miydim…
Demet Cengiz, farklı ülkelerde yaşayan iki hırpalanmış çocuğun hikayesini, gazeteciliğinden gelen birikimiyle, siyasi ve ekonomik gelişmelerin ışığında anlatıyor. Ağır yoksulluğun, aile içi şiddetin, sevgisizliğin, doğduğu yerin insanın kaderi olmasının anlatıldığı romanda en acısı da, yaşananların gerçek olması… Yazar Cengiz, bu kitabının bir üçlemenin ilki olduğunu ardından da ‘Nehir’ ve ‘Göl’ kitaplarının geleceğini söylüyor.