Dünya’nın tek doğal uydusu, Güneş Sistemi’nin beşinci büyük doğal uydusu Ay hakkında ne kadar bilgiye sahipsiniz?
Dünya ile Ay arasında ortalama merkezden merkeze uzaklık 384.403 kilometredir. Bu uzunluk Dünya’nın çapının yaklaşık 30 katına denk gelir. 3474 km çapa sahip Ay’ın hacmi Dünya’nın hacmininse yüzde 2’si kadardır.
Yaklaşık 4,6 milyar yıl önce oluşan Güneş Sistemi’nin ilk dönemlerinde birçok ön-gezegen ve asteroid rastgele sayılabilecek yörüngelerde dönüyordu. Bu durum milyonlarca yıl boyunca süregelen çarpışmalara ve parçalanmalara neden oldu. Bunun sonucunda düzenli yörüngede dönen ve lav akıntılarıyla dolu olan Dünya gezegeni ortaya çıktı. Yapılan araştırmalar ve teorilere göre 4,5 milyar yıl önce “Thea” isimli ve Mars büyüklüğündeki bir ön gezegen Dünya’ya çarparak uzaya devasa kaya parçalarının yayılmasına neden oldu.
Bu çarpışmaların ardından uzaya saçılan maddeler Dünya’nın çevresinde bir halka oluşturdu. Bu parçaların oluşumu kütle çekimi etkisi altında zaman içinde bir araya gelerek dünyanın uydusu Ay’ın oluşmasını sağladı.
Hep aynı yüzünü gördüğümüz Ay’ın kütlesi Dünya’nın kütlesinden 81,3 kat daha azdır. Yüzeyindeki kütle çekim etkisi ise dünyadaki yerçekiminin yüzde 17’sidir. Hepimizin bildiği gibi Ay, Dünya’nın yörüngesindeki hareketini 27 gün 7 saatte tamamlar. Dünya, Ay ve Güneş geometrisinde rastlanan periyodik değişimler sonucunda her 29,5 günde tekrar eden Ay evreleri oluşur. Bunlar; Yeni Ay, Hilal, İlk Dördün, Şişkin Ay, Dolunay, Son Dördün ’dür.
Dünya’ya en yakın gök nesnesi olan Ay’ı basit bir dürbün yardımıyla gözlemleyebilirsiniz. Kraterleri, koyu renkli deniz bölgeleri ve açık yerdeki dağları kolaylıkla ayırt edebilirsiniz. Fakat Ay’ın Dünya’dan görünmeyen bir diğer yüzü daha var. Bu konuda doğru bilinen yanlışların başında ayın diğer yüzünün güneş ışığı görmediğidir. Fakat Ay’ın her iki yüzü de aynı miktar güneş ışığı görür. Ay’ın Dünya tarafında görünmeyen yüzü, görünen yüzüne kıyasla daha düzdür. Meteorit izleri ile dolu olan bu yüz ile ilgili yapılan araştırmalar arka tarafın ön tarafa kıyasla yaklaşık 26 kilometre daha kalın olduğunu gösteriyor.
Ay’ın Dünya üzerinde birçok etkisi vardır. Bu etkilerden kimisi kanıtlanırken kimisi de bilimsel dayanakları olmayan etkilerdir. Fakat bilinen en eski kanıtlardan biri 1687 yılında ünlü bilim insanı Newton’un Principia adlı eserinde açıkladığı Gel-Gitler’dir. Newton’a göre Gel-Gitler’in sebebi kütle çekim kuvvetleridir.
İnsanlığın Ay üzerindeki araştırmaları yıllar boyunca daha da gelişmeye başlamış ve daha gerçekçi kanıtlar bulmak için Ay’a yolculuklar düzenlenmeye başlandı. Yerçekiminden kurtulup uzaya çıkan ve Ay’ın yakınından geçen ilk yapay nesne Sovyetler Birliği’nin 2 Ocak 1959’da Baykonur Uzay Üssü’nden Vostok Roketiyle uzaya fırlattığı ve Ay’ın 5995 kilometre yakınından geçen Luna 1 uydusudur. Ay’ın yüzeyine ilk insan dokunuşu ise 13 Eylül 1959’da Ay’ın yüzeyinde Sessizlik Denizi olarak adlandırılan bölgenin batısında yer alan Aristides, Arşimet ve Autolycus kraterlerine çarpan Luna 2 uzay aracıdır.
İnsanlı Ay yolculukları Rusya’nın 1960’larda Vostok programı ile Yuri Gagarin önderliğinde uzayı keşfetme girişimleriyle başladı. Bu yarışın gerisinde kalmak istemeyen Amerika Birleşik Devletleri, John F. Kennedy’nin seçim vaatleri arasında da yer alan Ay’a insanlı ilk seferi 16 Temmuz 1969 tarihinde Apollo 11 gemisiyle gerçekleştirdi. Neil Armstrong, Buzz Aldrin ve Micheal Collins isimli astronotların bulunduğu Apollon 11 20 Temmuz 1969 tarihinde ay yörüngesine girdi.
Güneş ve Ay dünya üzerindeki hayatın devamlılığının sağlanması için olmazsa olmazlar arasında yer alır. Dünyadaki yaşamın devam etmesi için bu kadar büyük öneme sahip olan gezegenlerin, özellikle Ay’ın, insanların psikolojisi üzerinde de yadsınamaz etkileri var. Hint Astrolojisi’nde Güneş’in ruhumuzu yönettiğine inanılırken, Ay’ın da duygularımızı kontrol ettiği düşünülür. Ay’ın insanların düşünce gücüne güçlendirdiğine ve refaha ulaşmalarına fayda sağladığı inanılır. İnsanların hayatlarında huzur ve zenginliğin, Ay’ın ve Jüpiter’in birbirleriyle yaptıkları hareketlerle açıklanır.
Kesin kanıtlara dayanmasa da Ay’ın hareketlerinin insanların üzerinde de etkisi olduğuna dair tartışmalar devam ediyor. Tahmin edilen bazı genel bilgiler ise şu şekilde özetlenebilir:
Yeni Ay evresi her zaman pozitif bir etki yaratır. Bu evrede hemen hemen her konuda bir verimin olacağına inanılır. Sadece insanlar üzerinde değil, üretimde de verim artar. Sıcaklık ve nemin artması ise bu düşüncenin temel kaynağıdır. Vücut sıvısında oluşan artış da insanlar üzerinde birtakım etkilere neden olur.
Dolunay ise negatif etkisiyle bilinir. Ay, insan üzerinde güçlü bir çekim kuvveti uyguladığından dolayı vücuttaki sıvı miktarının çoğalmasına neden olur. Bu doğrultuda ruhsal olarak birtakım değişiklikler yaşanır. Ayın ikinci yarısında damarlardaki kan azalacağı için olumsuzlukların yaşanması beklenir.
Ay’ın hangi burçta olduğu Ay burcunuz ve doğum haritanızdaki diğer gezegenlerle bağlantılı olarak sizi etkileyebiliyor. Doğum haritanıza bakarak ay burcunuzu ne olduğunu hemen öğrenebilirsiniz.