Mistral Kuleleri önünde Manda Deresi’ne paralel konumlandırılmış yaklaşık dokuz dönümlük yeşil park alanına İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis kararı ile Lucien Arkas’ın adı verildi.
2016 yılında çalışmalarına başlanan Lucien Arkas Parkı, 8900 metrekarelik alan, yakın çevre ile uyumlu kullanıcı profili yanında kent bütününe hitap eden kamusal bir park niteliği taşıyor.
Lucien Arkas Parkı’nın açılışında konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Bazı iş insanları var ki vergilerini verdikten sonra bile o şehre kendini borçlu hissetmeye devam ediyor. “Ben daha fazla ne yapabilirim bu şehir için” diye kafa yoruyor, emek veriyor. Bunun en güzel örneklerinden biri Lucien Arkas. Sanat Merkezleri yapıyorsunuz, park yapıyorsunuz. Biz de size kendimizi borçlu hissediyoruz. Bütün iş insanlarının sizin gibi yüce gönüllü olmasını diliyorum. İyi ki varsınız” diye konuştu.
Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas ise parkın açılışında yaptığı konuşmada, modern şehirciliğin bir parçası olarak ortaya çıkan beton yoğun bir ortamı güzelleştirmenin ve doğadan uzaklaşan kentlinin bitki ve toprakla iletişim kurabilmesini sağlamaya katkıda bulunmanın önemini vurguladı. Parka adının verilmesinden gurur ve mutluluk duyduğunu dile getirerek Tunç Soyer’e ve Büyükşehir Belediye Meclisi’ne teşekkür etti. Arkas, “İzmir’i ne kadar sevdiğimi herkes biliyor. Ben yeşili de severim. Burada binaların arasında açık havada hem bu kadar sanat eseri görüp hem de bu güzel bahçe, bu ağaçlar arasında vakit geçirmek umarım gelen gören herkese keyif verir” dedi.
Peyzajında Biyoçeşitlilik Desteklendi
Parkın bitkisel tasarımında kuraklığa dayanıklı, bakım gerektirmeyen, yerel ve adapte olmuş bitki türleri tercih edildi. Bu bitkiler Dut, Zeytin, Ihlamur, Kâfurun, Ginkgo, Jacaranda, Gülibrişim, Maymun Çıkmaz, Mercan Ağacı gibi yapraklı ağaçlardan oluşan 9 türden oluşuyor. Girişte yer alan bitki adasında ise Palmiye, Bodur Palmiye, Sikas, Bodur Hurma türleri yer alıyor. Toplam olarak 19 tür ve 5 bin adete yakın çalı kullanılan alanda ayrıca 2000 adet Bodur Güle yer verildi. İzmir kent hafızasında yer etmiş olan ‘’Dut Ağaçları’’ndan oluşturulan yol allesi, yaya ve bisiklet erişimine olanak sunuyor. Parkta sosyal etkileşim ve entegrasyonun sağlanması, havanın temizlenmesi, gürültünün filtrelenmesi ve gölgeli mekanlar oluşturarak iklim konforunun tesis edilmesi amaçlanırken iklim krizi ile birlikte tehlike altına girmiş olan biyoçeşitliliğin desteklenmesi hedefleniyor.
Lucien Arkas Parkı’nda Arkas Koleksiyonu’ndan Yedi Heykel Bulunuyor
Lucien Arkas, “Yeşilin yanına sanatı eklemeseydik benim için proje eksik olurdu. Arkas olarak sanatı da bu park vesilesi ile ilk defa açık havaya ve kamusal bir alana taşıdık. Arkas Koleksiyonu’ndan Türk heykeltıraş sanatçıları Varol Topaç, Selçuk Yılmaz, İlker Yardımcı, Ozan Ünal ve Malik Bulut ile Marino Di Prospera ve Agnesa Petrova’nın yedi heykeli parka yerleştirdik” dedi.
Mistral ofis girişi su havuzunda yer alan Selçuk Yılmaz imzalı Simurg adlı heykel Simurg efsanesine gönderme yapıyor. Bütün kuşlar bilgeliğine inandıkları Simurg’un onları dertlerinden kurtaracağını düşünerek Kaf Dağı’na ondan yardım istemeye giderler. Zorlu yolculuğun sonunda Kaf Dağı’na varan 30 kuş aslında Simurg’un kendileri olduğunu (Farsça Si:Otuz Murg: Kuş anlamına geliyor) keşfederler. Sanatçı Malik Bulut’un Medusa adlı eseri bir tılsım, bir koruyucu olarak kurgulanarak içsel dünyanın iyileştirici yönü üzerinde duruyor. Lirik Kompozisyon ise İlker Yardımcı’nın heykel üretimleri içerisinde bir heykelin görsel bir şiir olarak algılanması; yalın, sade bir yapının günlük hayatta çekim nesnesi olarak izleyici ile iletişimini ortaya koyuyor. Bu eser heykeltıraşın doygunlukla nihayete ermiş özel çalışmalarından bir tanesidir. İzmirli adlı yapıt, heykeltıraş Varol Topaç’ın imzasını taşıyor. Bu eser, bir kadın ile doğanın bir unsuru, Akdeniz ikliminin bir parçası, meltem arasında bir paralellik yakalayarak özgür, özgüveni yüksek bir kadının sembolik bir portresini sunuyor.
Koleksiyonun en ilginç ve dikkat çeken heykellerinden People (İnsanlar) adlı eser ise heykeltıraş Ozan Ünal imzası taşıyor. People, kompozisyona bakan izleyiciyi de eserin bir parçası olarak kurgulayarak, içinde bulunulan an ve gelecek zamana dair hislerini ve düşüncelerini sorgulamaya davet ediyor. Eserde tasvir edilen batmakla çıkmak arasındaki figürler, sosyolojik okumalara alan açıyor.
Önceki yıllarda Arkas Koleksiyonu’na eklenen heykeltıraş Marino Di Prospera’nın Hug adlı eseri sanat tarihsel referansları barındırarak bir kucaklamayı temsil ediyor. Agnesa Petrova’nın üretimi olan Florescence heykeli çiçeklere göndermede bulunarak çiçeklenme ve yaşam döngüsüne referans veriyor.