30’lu yaşlarımın ortalarına kadar kendimi rahatlıkla “gece insanı” diye tanımlayabilirdim. Sabahın ilk ışıklarına kadar uyumaz, o saatlerde zihnimin çok daha parlak olduğunu iddia ederdim. Sonra bir gün, o ilk ışıklar doğarken TV programı yapmaya başladım.
Kendimi bildim bileli yatağa girdiğim saatlerde artık yataktan çıkmak zorundaydım. Birkaç hafta duruma alışmaya çalışmakla geçti. Sonra erken uyuyup erken uyanmaktan ne kadar keyif aldığımı, yaşam kalitemin ve üretkenliğimin arttığını gördüm.
Böylece o yaşıma kadar kendimde hiç bilmediğim aslında daha önce hiç deneyimlemediğim bir yanımla tanıştım ve artık o saatlerde kalkmam için bir zorunluluğum olmasa da güne erken başlamak rutinim oldu.
Tüm bunları niye anlattım, çünkü olduğumu sandığım kişi olmadığımı ömrümün ortasında bir mecburiyet yaşayınca gördüm.
Zaten yapılan araştırmalar da insanların kimliklerinin belli bir yönüne inandıklarında, o inanca uygun davrandıklarını gösteriyor.
Alışkanlıklar, hedefler ve performans artırma konularında uzman olan James Clear’ın yazdığı ‘Atomik Alışkanlıklar’ (Atomic Habits) adlı kitap, alışkanlıkların nasıl oluştuğunu ve nasıl değiştirilebileceğini anlatıyor. Kitabın alt başlığı, ‘Küçük Değişiklikler Büyük Sonuçlar’. Okuyucusuna, bilimsel araştırmalara dayanarak pratik tavsiyeler sunan Clear, iyi alışkanlıkları nasıl kimliğimize dönüştürebileceğimizi ve kötü alışkanlıklarımızı nasıl bırakabileceğimizi anlatıyor.
Kimlik Değiştirmenin Yolu
“Bir davranışı ne kadar çok tekrarlarsanız o davranışla bağlantılı kimliği de o kadar pekiştirirsiniz” cümlesinin altını çizen James Clear, “Aynı alışkanlıklarla sadece aynı sonuçları alabilirsiniz ama daha iyi alışkanlıklarla her şey mümkün” diyor ve davranış değişikliğinin nasıl yapılacağını, hangi davranış değişikliğinin hayatımızı nasıl değiştireceğini hem örnekler hem de istatistiklerle önümüze koyuyor.
Kitaptaki yol gösterici cümlelerden biri de şu: “Gerçek davranış değişikliği kimlik değişikliğidir. Bir alışkanlığa motivasyon nedeniyle başlayabilirsiniz ama ona bağlı kalmanızın tek nedeni kimliğinizin bir parçasına dönüşmesi olacaktır. Herkes kendini spor salonuna ya da sağlıklı beslenmeye ikna edebilir ama davranışın arkasındaki inancı değiştirmediğiniz sürece uzun vadeli değişikliklere bağlı kalmak kolay olmayacaktır. İyileşmeler benliğinizin bir parçasına dönüşene kadar geçici olur. Hedef bir maraton koşmak değil, koşucuya dönüşmek.”
Algoritmalara Güvenin
İkinci kitabım da Bilgisayar Bilimcisi ve Felsefeci Brian Christian ile Bilişsel Bilişimci ve Psikolog Tom Griffiths’in yazdığı ‘Hayatımızdaki Algoritmalar: Günlük Kararların Bilgisayar Bilimi’ (Algorithms to Live By: The Computer Science of Human Decisions), Bu inceleme kitabı 2016 yılında çıkmış ve çok ses getirmiş ancak ben okumamışım. Eğer siz de benim gibi bu kitabı diğer seçenekler içinde es geçtiyseniz, bu önerime kulak verin isterim.
Bilgisayar biliminin karar verme süreçlerine nasıl uygulanabileceğini ve insanların günlük yaşamlarında daha iyi kararlar almak için algoritmalardan nasıl faydalanabileceklerini inceleyen kitap, büyük kararlar almadan önce ‘Keşif ve Seçim’, zaman yönetimi ve görev sıralaması için stratejiler göstererek ‘Sıralama ve Ölçeklendirme’, hayatınızdaki sorunları çözmek için ‘Kaçmak ve Keşfetmek’, birlikte çalıştığımız insanlarla etkili iletişim için ise ‘Çalışma ve İşbirliği’ gibi konu başlıklarını altında hayli işe yarar stratejiler öneriyor.
Ha, öte yandan en iyi park yeri seçiminden en iyi ev seçimine kadar hayatımızdaki pek çok kaosa matematik odaklı yaklaşım da çok eğlenceli.
Hesaplama modelleri ve insan psikolojisini birleştiren ‘Hayatımızdaki Algoritmalar’ adı ve içeriğiyle yanıltmasın, benim gibi sayılarla arası hiç iyi olmayan biri için bile gayet anlaşılır ve uygulanabilir bir dille yazılmış.
Genelde sizlere üç kitap önerisi sunuyorum ancak bu ay iki kitap seçtim. Açıkçası ikisinin de ortalaması 350’şer sayfa olduğu için başka kitap okumadım. Öte yandan sayfa sayısı gözünüzü korkutmasın zira her ikisi de ‘keşke bitmese’ diyeceğiniz türden…