Değişen mevsimler, daha kurak geçen kışlar, sel baskınları, eriyen buzullar, su seviyesinin yükselmesi… İnsanoğlu, günümüzde modernleşme ve gelişmenin getirdiği tehditlerle karşı karşıya. Dünya genelinde 2000’li yıllarda kaydedilen meteorolojik afetlerin sayısının 1960’lı yıllara nazaran üç kat arttığı belirtiliyor. Bu artışın temel sebebi ise son yıllarda sıkça dile getirilen küresel ısınma ve iklim değişikliği. Bu olumsuz değişimle mücadelenin başarısı sadece sera gazının kontrolünü sağlamakla kalmıyor aynı zamanda bireysel ve uluslararası ortak eylem planlarının da vakit kaybedilmeden hayata geçirilmesi gerekiyor.
Bilim adamları iklim değişikliğinin temel nedenini sanayi devrimi ile başlayan makineleşme, üretim yapısının farklılaşması, nüfus artışı ve kentleşme ile ortaya çıkan yoğun enerji ihtiyacına dayandırıyor. Enerji ihtiyacının çoğunlukla kömür ve petrol gibi fosil kaynaklardan karşılanması bir taraftan çevrenin tahrip edilmesine diğer yandan da atmosferin bileşiminin değişmesine yol açıyor.
“İklim değişikliği, insan faaliyetleri nedeniyle çevrenin ekolojik sınırlarının zorlanması sonucu iklimin kendi doğal değişkenliği dışında yapay bir şekilde değişmesi” olarak tanımlanıyor. Bu olgu günümüzde, yaşadığımız dünyayı tehdit eden en büyük tehlikeler arasında yer alıyor. Küresel ısınma ise atmosfere salınan gazların neden olduğu düşünülen sera etkisi neticesinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklarda görülen artış olarak ifade ediliyor. Seragazları güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşmasını engellemese de biriken ısının gece kaybolmasını önleyerek soğumanın önüne geçiyor. Atmosferdeki doğal sera etkisini sağlayan bu durum, seragazlarının tolere edilebilir sınırların üzerinde artışıyla gereğinden fazla ısı tutulmasına neden oluyor. Böylece küresel ısınma meydana geliyor.
Düzenli bir şekilde ölçümlerin alınmaya başlandığı 1850 yılından bu yana, küresel sıcaklığın 0,76°C artış gösterdiği ifade ediliyor. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından gerçekleştirilen uluslararası bilimsel bir toplantıda da eğer yeterli önlem alınmazsa ortalama sıcaklığın bu yüzyılda 1,8-4,0°C arasında ve olasılıkla 6,4°C’ye kadar yükselebileceği vurgulanıyor.
Küresel Isınmanın 1,5°C ile Sınırlandırılması ve Aciliyeti
Diğer yandan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan bilimsel rapor ise küresel ısınmanın 1,5°C ile sınırlandırılmasının aciliyetini ortaya koyuyor. 195 ülkenin onayıyla 2018’de yayımlanan rapor ile ilgili konuşan WWF’nin İklim Değişikliği Başdanışmanı Dr. Stephen Cornelius, “Emisyonların azaltılması konusunda halen ülkelerin verdiği taahhüt, küresel ısınmadaki artışı 1,5°C seviyesinde tutmak için yeterli değil” diyor. İklim değişikliğinin neden olabileceği sosyal sonuçlar konusunda da Dünya Bankası uyarıda bulunuyor. Kuraklık, su baskını, denizin yükselmesi, tarımsal üretimin düşmesi, erozyon gibi olayların etkisiyle 30 yıl içinde 143 milyon kişinin, güney ülkelerinden kuzeye göç etmeye çalışacağı belirtiliyor.
Mücadelede Hayal Kırıklığı
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve bunu takip eden Kyoto Protokolü ile devletler, sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda önemli adımlar attılar. Ancak bu adımların yeterli düzeyde olmadığı hatta iklim değişikliği müzakerelerinde sera gazı indirimlerinin artırılması konusunda tam bir uzlaşı sağlanamaması da bir engel olarak öne çıkıyor. Son olarak küresel ısınmayla mücadele konusunda ülkelerin atması gereken adımların ele alındığı 25’inci Birleşmiş Milletler (BM) iklim zirvesi ise hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Yaklaşık 200 ülkenin temsil edildiği, Madrid’deki COP25 zirvesinde alınan kararlar beklentileri karşılamadı. Sonuç bildirgesinde, Paris Anlaşması’nda koyulan hedeflerle ülkelerin mevcut vaatleri arasında belirgin bir uçurum olduğu kabul edilerek, anlaşmaya taraf ülkelere, sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda verdikleri taahhütleri 2020 yıl içinde güçlendirmeleri için çağrı yapıldı.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadelede alınması geren önlemlerle ilgili belli başlı konuları şöyle özetlemek mümkün:
- Fosil yakıt kullanımının ve yatırımlarının minimuma indirilmesi.
- Finans sisteminin, düşük karbonlu bir dünyayı hedefleyecek biçimde değişmesi. Yenilenebilir enerjiye, temiz teknolojilere ve düşük karbonlu altyapılara kaynak sağlanması ve teşvik edilmesi.
- Enerjinin verimli kullanılarak israfın önlenmesi. Çevre dostu ve enerjiyi daha verimli kullanan yeni teknolojilere geçiş, ısı yalıtımının artırılması.
- Tüketim çılgınlığından vazgeçilmesi. Uzak mesafelerden ithal edilen ürünler yerine, yerel veya bölgesel ürünlerin tercih edilmesi, doğal yöntemlerle yetiştirilmiş ürünlerin kullanımı ile plastik, naylon, PET gibi petrol tabanlı sentetik ürünlere daha az yönelim.
Geleceğimizi kirlilikten kurtarmak…
Dünyayı sürdürülebilir kılmak ve yeni nesillere yaşanabilir bir ekosistem bırakmak insanlığın ortak sorumluluğu olarak karşımızda duruyor. Kaynakları verimli kullanmak, yenilenebilir enerjiye daha çok yatırım yapmak, fosil yakıt kullanımını sıfıra indirgemek ve sürdürülebilir stratejiler geliştirmek, milletlerin önündeki temel konu başlıkları olarak bekliyor…
Kaynaklar
ALPÖGE Atilla (2018), Geleceğimizi Biçimlendirmekte Olan Bir Süreç: Değişimden Dönüşüme, İTÜ Vakfı Dergisi, Sayı 80, 21.
İklim Değişikliği Konferansı (2019), İklim Değişikliği Alanında Ortak Çabaların Desteklenmesi Projesi, Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı, WEglobal, s.5-8.
AB Türkiye Delegasyonu (2008), AB Öncülüğünde İklim Değişikliği ile Mücadele, Avrupa Komisyonu Basım-Yayın ve İletişim Genel Müdürlüğü, Brüksel, 3.
BAŞOĞLU Aykut (2014), Küresel İklim Değişikliğinin Ekonomik Etkileri, KTÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Derleme, s.175-176.
KÖSE İsmail (2018), İklim Değişikliği Müzakereleri: Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı İmza Süreci Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi 57
İKV-İktisadi Kalkınma Vakfı (2013), 2020’ye Doğru Kyoto-Tipi İklim Değişikliği Müzakereleri, İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları, Yayın No: 268,
GÜDER Nazif (2018), Doğayı Koruma Perspektifinden İklim Değişikliği, İTÜ Vakfı Dergisi, Sayı 80, 42.
WWF (2018), Yeni IPCC Raporu: Küresel Isınmayı 1,5°C’deTutmak İçin Acilen Harekete Geçilmeli, https://www.wwf.org.tr/basin_bultenleri/basin_bultenleri/?8100/yeni-ipcc-raporu-kuresel-isinmayi-birbucuk-derecede-tutmak-icin-acilen-harekete-gecilmeli
DW (2019) BM İklim Zirvesi “Hayal kırıklığı” yarattı, Deutsche Welle,
https://www.dw.com/tr/bm-iklim-zirvesi-hayal-k%C4%B1r%C4%B1kl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-yaratt%C4%B1/a-51684326